Ara:

Ana Sayfa

Ansiklopedy

Türkiye'nin

En büyük

Blog Ansiklopedisi

English
The Free Encyclopedia
2 218 000+ articles
Deutsch
Die freie Enzyklopädie
705 000+ Artikel
Français
L’encyclopédie libre
619 000+ articles
Polski
Wolna encyklopedia
468 000+ haseł
日本語
フリー百科事典
466 000+ 記事
Italiano
L’enciclopedia libera
410 000+ voci
Nederlands
De vrije encyclopedie
407 000+ artikelen
Português
A enciclopédia livre
359 000+ artigos
Español
La enciclopedia libre
330 000+ artículos
Svenska
Den fria encyklopedin
273 000+ artiklar

Milli Selamet Partisi

12 Mart müdahalesinden hemen sonra 20 Mayıs'ta MNP kapatıldı. Genel başkan Necmettin Erbakan İsviçre'ye gitti. Kapatılan MNP'nin kadroları, 11 Ekim 1972'de, Millî Selamet Partisi (MSP) adıyla bir parti kurdular. Partinin Genel Başkanlığı'na Süleyman Arif Emre getirildi. MNP kurucularından hiçbiri MSP kurucusu değildi. Parti 42 ilde teşkilatlandı.

Millî Selamet Partisi
MSP Amblemi
Bilgi
Kuruluş tarihi11 Ekim 1972
Kapanış tarihi1981
Eski Genel BaşkanlarıNecmettin Erbakan
Süleyman Arif Emre
Yeraldığı HükümetlerI. Ecevit Hükümeti
I. Milliyetçi Cephe
II. Milliyetçi Cephe
ÖncülüMNP

MSP'nin kuruluş çalışmaları içinde yer alan Necmettin Erbakan, bu partiye resmen 1973'ün Mayıs ayında katıldı, 20 Ekim 1973'te partinin genel başkanı oldu. 14 Ekim 1973 seçimlerinde MSP 1.2 milyon oy aldı, %11'lik bu oyla 48 milletvekiliyle meclise girdi. Senato seçimleri sonucunda ise 3 senatörlük kazandı.

26 Ocak 1974'te CHP-MSP koalisyonu kuruldu. Başbakan yardımcısı Necmettin Erbakan, din işlerinden sorumlu devlet bakanlığı, içişleri, adalet, ticaret, gıda tarım hayvancılık, sanayi teknoloji bakanlıklarını aldı.

MSP kamuoyunda takunyalı parti olarak tanındı. Ahlak ve maneviyat ve ağır sanayi partisiydi. Genel Af Kanunu'na 22 milletvekili ret oyu verdi, 141 ve 142 mahkumları af dışı kaldı. Ecevit, 7 aylık bu koalisyonu, Kıbrıs harekatı başarısıyla yürüttü ancak iki parti anlaşamadı, hükümet dağıldı.

MSP, soldan sonra sağla koalisyona girdi. 31 Mart 1975'de AP-MSP-MHP-CGP 1.MC'yi (milliyetçi cephe) kurdular. Arkasından 77 seçimleri sonunda 2.MC kuruldu. MSP bu koalisyonlarda anahtar parti idi. Ancak poltikacıların acemilikleri, genç demokrasiye bir darbe daha vurdu ve 12 Eylül askeri müdahalesi gerçekleşti. MSPliler Konya mitingi sebebiyle yargılandılar, beraat ettiler.

MSP, 12 Eylül 1980'e kadar, Türkiye'nin siyâsal yaşamında etkin bir rol oynadı. Üç kez koalisyon hükümetlerinde yer aldı. 12 Eylül yönetimi tarafından diğer partilerle birlikte kapatıldı.

MSP Katıldığı Koalisyon Hükümetleri

1. I. Ecevit Hükümeti; (Şubat 1974-Kasım 1974(TC. 37.Hükümeti) )

2. IV.Demirel Hükümeti; (I. Milliyetçi Cephe); (3 Mart 1975-21 Haziran 1977(TC. 39.Hükümeti))

3. V.Demirel Hükümeti; (II. Milliyetçi Cephe); (21 Temmuz 1977-5 Ocak 1978(TC. 41.Hükümeti))

Doğru Yol Partisi

Doğru Yol Partisi kısaca DYP, Demokrat Parti (DP) ve Adalet Partisi (AP)'nin devamı olarak kabul edilen siyasal parti.

Doğru Yol Partisi
DYP Amblemi
Bilgi
Genel BaşkanıÇetin Özaçıkgöz
Genel SekreteriMuzaffer Tan
Kuruluş tarihi1983
Kapanış tarihi2007
KurucusuAhmet Nusret Tuna
Siyasi görüşüMuhafazakar
Liberal
Milliyetçi
Merkez Sağ
Eski Genel BaşkanlarıAhmet Nusret Tuna
Yıldırım Avcı
Hüsamettin Cindoruk
Süleyman Demirel
Tansu Çiller
Mehmet Ağar
Çetin Özaçıkgöz
Yeraldığı HükümetlerVII. Demirel Hükümeti
I. Çiller Hükümeti
II. Çiller Hükümeti
III. Çiller Hükümeti
Anayol Hükümeti
Refahyol Hükümeti
ÖncülüAdalet Partisi
ArdılıDemokrat Parti (2007)
İnternet Sitesi[1]

DYP, 1983 yılında kurulduğunda Genel Başkanlığında Ahmet Nusret Tuna vardı ve ancak 1 ay kadar partiye başkanlık etti. Ardından Yıldırım Avcı başkanlığa geldi ve 1985'teki olağan kurultayda Hüsamettin Cindoruk'a başkanlık görevini bıraktı. Hüsamettin Cindoruk ise 1987 yılında siyasi yasakların kalkması üzerine Süleyman Demirel'in genel başkanlığa geçmesi amacıyla istifa etmiştir ve bununla beraber Süleyman Demirel genel başkanlığa seçilmiş ve 6 yıl boyunca (1987-1993) genel başkanlıkta kalmıştır.

1987'de %19,14 oyla meclise giren DYP, 1991'de %27,03 oy ile 1.parti konumuna gelmiş ancak tek başına iktidara gelebilecek kadar oy alamadığından Erdal İnönü'nün Genel Başkanlığında bulunduğu Sosyaldemokrat Halkçı Parti (SHP)ile koalisyon kuruldu ve Süleyman Demirel'in başkanlığında 49. hükümet kurulmuş oldu ve 1993'ün 14 Haziran'ına kadar devam etti çünkü 17 Nisan 1993'te cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın vefat etmesi üzerine 16 Mayıs 1993'te Süleyman Demirel cumhurbaşkanlığına seçilmiş ve hükümet de Mehmet Gölhan'ın vekaleten başkanlığını yapmasıyla devam etmiş oldu. Genel Başkanlığa, Milli Eğitim Bakanı Köksal Toptan, İçişleri Bakanı İsmet Sezgin ve Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Tansu Çiller adaylıklarını koydular ancak ilk turda yeterli oyu alamamasına karşın Tansu Çiller'in yüksek oy alması diğer adayların adaylıktan çekilmelerine sebep olmuş ve 13 Haziran 1993'te Genel Başkanlığa Tansu Çiller seçilmiştir ve 14 Haziran'da, Süleyman Demirel de 50. hükümeti kurma görevini Tansu Çiller'e vermiştir.ve bundan sonra DYP,Tansu Çiller'in başbakanlığında bulunduğu aralıksız üç hükümeti görmüştür. Ancak 24 Aralık 1995'te yapılan seçimler sonucu %19,18 ile koltuk bakımından 2.parti(135 Mv.),oy bakımından ise 3.parti olan DYP 6 Mart 1996'da ANAP ile koalisyona katılmış fakat bu hükümet kısa ömürlü olmuş ve Refah Partisi'nin(RP) verdiği gensoru önergesiyle 28 Haziran 1996'da düşürülmüş, yerine DYP ile 1.parti konumundaki RP'nin kurduğu REFAHYOL hükümeti başa gelmiştir. Bu dönemde görülen en önemli olay 28 Şubat Kararları'dır bu kararlar ordunun MGK'nın 9 saatlik toplantısında verilmiş ve bu 28 Şubat Kararlarının ardından hükümet istifasını vermiştir yani bir diğer deyişle Postmodern Darbe olmuştur. (Postmodern darbe denmesinin sebebi ordu tamamiyle devlet işlerine el koymamış ancak bir bildirgeyle hükümeti istifaya zorlamıştır ve tanklar burada bir uyarı anlamına gelmektedir çünkü 1997'de Tokat'ta tanklar uyarı amacıyla yollarda dolaşmıştır)

Bu olayların ardından ANAP-DSP-DTP koalisyonu(ANASOL-D)kurulmuştur ve DYP muhalefete geçmiştir. 18 Nisan 1999 yılında yapılan seçimlerde %12 oy ile 5.parti olarak meclise giren DYP, 3 Kasım 2002 tarihinde yapılan seçimlerde %10'luk seçim barajını kılpayıyla geçememiştir(%9,54 oy ile)ve bunun ardından Tansu Çiller bundan sonraki parti kurultaylarında genel başkanlığa aday olmayacağını açıkladı ve yerini üst üste iki dönem (DYP'den ayrıldıktan sonra)Elazığ Bağımsız milletvekili seçilen K. Mehmet Ağar Genel Başkanlığa seçilmiş oldu. 5 Mayıs 2007 günü DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar ve Anavatan Genel Başkanı Erkan Mumcu iki partinin Demokrat Parti adı ile bütünleşmesi konusunda protokol imzaladılar. 27 Mayıs 2007 günkü kongrede partinin adı Demokrat Parti olarak değiştirilerek DYP kapatıldı. Bir gün sonra eski partililer tarafından Çetin Özaçıkgöz'ün Kurucu Başkanlığında Doğru Yol Partisi tekrar kuruldu. 25 Ağustos 2007 deki büyük kongrede Çetin Özaçıkgöz tekrar Genel Başkan seçildi.Şu Andaki Genel Başkanı'ı Av.Çetin Özaçıkgöz'dür.

DYP'nin genel seçimlerde aldığı oy oranları (DP/AP/DYP/DP)

Seçim YılıPartiGenel BaşkanOy SayısıOy Oranı
1950Demokrat PartiCelal Bayar4,241,393% 52.68
1954Demokrat PartiAdnan Menderes5,151,550% 57.61
1957Demokrat PartiAdnan Menderes4,372,621% 47.88
1961Adalet PartisiRagıp Gümüşpala3,527,435% 34.79
1965Adalet PartisiSüleyman Demirel4,921,235% 52.87
1969Adalet PartisiSüleyman Demirel4,229,945% 46.55
1973Adalet PartisiSüleyman Demirel3,197,897% 29.82
1977Adalet PartisiSüleyman Demirel5,468,202% 36.88
1987Doğru Yol PartisiSüleyman Demirel4,587,062% 19.14
1991Doğru Yol PartisiSüleyman Demirel6,600,726% 27.03
1995Doğru Yol PartisiTansu Çiller5,396,009% 19.65
1999Doğru Yol PartisiTansu Çiller3,745,417% 12.01
2002Doğru Yol PartisiTansu Çiller2,997,065% 9.54
2007Demokrat PartiMehmet Kemal Ağar1,895,807% 5,41

Demokratik Sol Parti

Demokratik Sol Parti

DSP Amblemi

Bilgi
Genel Başkanı

Zeki Sezer

Genel Sekreteri

Masum Türker

Kuruluş tarihi

14 Kasım 1985

Kurucusu

Rahşan Ecevit

Siyasi görüşü

Atatürkçülük,
Demokratik Solculuk,
Ortanın Solu,
Ulusalcılık

Eski Genel Başkanları

Rahşan Ecevit
Necdet Karababa
Bülent Ecevit

Yeraldığı Hükümetler

55. Cumhuriyet Hükümeti
56. Cumhuriyet Hükümeti
57. Cumhuriyet Hükümeti

Öncülü

Cumhuriyet Halk Fırkası,
Cumhuriyet Halk Partisi (1935)

İnternet Sitesi

www.dsp.org.tr


Tarihçesi

12 Eylül Öncesi - Demokratik Sol'un Temelleri

Demokratik Sol'un temelleri, Ortanın Solu adıyla 1960'ların başında atıldı. 1963'de demokratik işçi hakları için verilen ve kazanılan mücadeleden doğan bu hareket, İsmet İnönü'nün başkanlığını yaptığı CHP'de parti içi muhalefete dönüştü.

Ortanın Solu hareketindeki "sol" sözcüğü parti içinde ve dışında yoğun tepkilerle karşılaştı; fakat hareketi başlatanların direnci Türkiye'deki solculuk anlayışına siyasal meşruluk kazandırdı. Ortanın Solu Hareketi bunu, Marksizm'den farklılığını vurgulayarak yaptı. Hareketi toplumsal ve ulusal özelliklere dayandırarak, inançlara saygılı laikliği benimsediler. Bu sayede halkın güvenini kazandılar.

Bülent Ecevit'in öncülüğündeki Ortanın Solu Hareketi, 1960'ların sonlarında Demokratik Sol adını benimsedi. Bu hareket 12 Mart 1971 Muhtırası'nın ardından adeta bir demokrasi mücadelesine girişerek, askerin siyasete müdahalesine karşı çıktı. Bu konuda İnönü ile ters düşen Ecevit, genel sekreterlik görevinden istifa ederek, parti içinde çalışmalarını daha etkin bir biçimde sürdürdü. Milli Şef parti meclisi seçiminde Ecevit'e yenilerek, bunun üzerine 34 yıllık (11 Kasım 1938 - 8 Mayıs 1972) genel başkanlığını bıraktı.

Ecevit, 14 Mayıs 1972'de Atatürk ve İsmet İnönü'nün ardından Cumhuriyet Halk Partisi'nin genel başkanı oldu. Parti, Ecevit'in genel başkanlığı ve Demokratik Sol akımıyla büyük bir ivme kazanarak yükselişe geçti. Bunun en somut göstergesi dönemin CHP'sinin oy oranlarındaki değişimdir. 1969 Seçimleri'nde CHP'nin oyları %27,37'e kadar gerilemişken, 1973'te %33.30'a, 1977'de %41.38'e yükselmiştir. "Umudumuz Karaoğlan!" sloganları da 1973 Seçimleri'nde atılmaya başlanmıştır.

12 Eylül Sonrası - Demokratik Sol'un Partileşmesi

DSP'nin kurulduğu yıllardan Mart 2007'ye kadar kullandığı logosu
DSP'nin kurulduğu yıllardan Mart 2007'ye kadar kullandığı logosu

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yaptığı 12 Eylül 1980 Darbesi'nin ardından diğer parti başkanlarıyla beraber Bülent Ecevit de siyasetten uzaklaştırıldı ve bir süre gözaltında tutuldu. Daha sonra bütün partilerin ileri gelenleriyle birlikte 10 yıl süreyle siyasete girmesi yasaklandı. Bu sırada gazeteciliğe yaptı ve 21 Şubat 1981'de Arayış dergisini çıkarmaya başladı. Arayış'a yada başka kanallara verdiği demeçlerden dolayı yargılandı ve cezaevine girdi. MGK, 16 Ekim 1981'de tüm siyasi partilerle birlikte Cumhuriyet Halk Partisi'ni de kapattı.

Ecevit siyasi yasaklıydı ve çevresindeki destekçilerini tek tek kaybetmişti. Bu dönemle ilgili "Mücadelenin güçlüklerini göze alamayanlarla yollarımız ayrıldı." demiştir. Bülent Ecevit, Demokratik Sol söylemi bir partiyle yeniden hayata döndürmek istiyordu. Bunun sonucunda, yasaklı olan Bülent Ecevit'in yerine eşi Rahşan Ecevit 14 Kasım 1985 bu projeyi hayata geçirdi ve Demokratik Sol Parti'yi kurdu. Rahşan Ecevit'in örgütlenme konusunda, kurduğu köylü derneklerinden gelen bir deneyimi vardı. İki odalı bir bodrum katında kurulan partinin gelişiminde rol oynayan etmenlerden biri de budur.

Siyasi Yasakların Kalkışı - Ecevit'in Siyasete Dönüşü

6 Eylül 1987'de siyasi yasakların kalkması yönünde yapılan halkoylaması sonucunda eski siyasetçilerin önündeki siyaset yasağı kalktı. Bunun üzerine DSP'nin başına Bülent Ecevit geçti. Bülent Ecevit'in liderliğinde girilen 29 Kasım 1987 Seçimleri'nde parti 2.044.576 kişinin oyuyla %8.53'lük bir sonuç aldı ve Meclis dışı kaldı. Bu sonucun ardından Ecevit genel başkanlıktan istifa etti.

Boşalan genel başkanlığa 7 Mart 1988'de Necdet Karababa getirildi. Genel başkanlık görevini bir yıldan az sürdüren Karababa'nın görevi bırakmasından sonra, 15 Ocak 1989'da Bülent Ecevit partililer tarafından liderliğe yeniden getirildi. Bu dönemin ardından 26 Mart 1989 yerel seçimlerinde %9,09 oy alan DSP, 20 Ekim 1991 genel seçimlerinde %10.75 alarak TBMM'ye 7 milletvekiliyle girdi. Bu sayı çeşitli istifalarla 4'e düştü.

1995 Seçimleri - Demokratik Sol Parti Solun Birinci Partisi

DSP’nin oyları 24 Aralık 1995 erken genel seçimlerinde %14.64’e, milletvekili sayısı 76’ya yükseldi ve Demokratik Sol Parti solun en büyük partisi konumuna geldi. 6 Mart 1996'da Anavatan Partisi ve Doğru Yol Partisi, Demokratik Sol Parti'nin dışarıdan desteğiyle ANAYOL Azınlık Hükümeti kuruldu. Bu hükümet Refah Partisi'nin verdiği gensoru önergesiyle 28 Haziran 1996'da düştü; yerine DYP ile RP'nin kurduğu REFAHYOL Hükümeti başa geldi. 27 Şubat 1997'de toplanan Milli Güvenlik Kurulu'nun 9 saatlik toplantısından sonra yapılan Postmodern Darbe'in ardından bu hükümet istifa etmiştir.

28 Şubat'ın Ardından - Demokratik Sol Parti İktidarda

Postmodern Darbe'nin ardından Demokratik Sol Parti, Anavatan Partisi ve Demokrat Türkiye Partisi ile 30 Haziran 1997'de Mesut Yılmaz'ın başbakanlığında kurulan ANASOL-D Koalisyon Hükümeti'nde yer aldı. 25 Kasım 1998'de Mesut Yılmaz için verilen gensoru önergesinin TBMM'de kabul edildi ve Yılmaz başbakanlıktan istifa etti. ANASOL-D Hükümeti de Ocak 1999'da sona erdi.

Azınlık Hükümeti - Ecevit Yeniden Başbakan

11 Ocak 1999'da ülkeyi seçime götürmek için, diğer partilerin de üzerinde anlaşması üzerine DSP bir azınlık hükümeti kurdu. Böylece Bülent Ecevit dördüncü kez başbakanlık koltuğuna oturdu.

Bülent Ecevit başbakan iken bölücü terör örgütü PKK'nın liderinin yakalandığı açıklandı. 1999 seçimlerinde PKK'nın lideri Abdullah Öcalan'ın yakalanmasının da getirdiği olumlu hava sonucu oylarını % 22,19'a çıkaran DSP, birinci parti olarak, 136 milletvekili çıkardı. ANAP ve MHP ile birlikte bir üçlü koalisyon kurdu. Üçlü koalisyon hükümeti sırasında yaşanan ekonomik krizlerin de sonucu olarak erken seçim kararı almak zorunda kalındı. 2002 seçimlerinde % 1,23 oy oranı ile baraj altında kaldı. 22 Temmuz 2007 Genel Seçimlerine birlikte katılmak üzere önceleri SHP ve 10 Aralık Hareketi ile görüşen DSP[1], 17 Mayıs 2007 günü yapılan açıklamayla 2007 seçimlerine, CHP çatısı altında girme kararı aldı. Bu seçimlerde, CHP listesinden aday olan 13 DSP'li, milletvekili seçilerek, parlamentoya girdi. [2]

Genel Başkanları

  • Rahşan Ecevit (14 Kasım 1985 - 1987)
  • Bülent Ecevit (1987 - 7 Mart 1988)
  • Necdet Karababa (7 Mart 1988 - 15 Ocak 1989)
  • Bülent Ecevit (15 Ocak 1989 - 25 Temmuz 2004)
  • Zeki Sezer (25 Temmuz 2004 - Günümüz)

1985 yılında Rahşan Ecevit ilk genel başkan oldu. 1987 yılında, bazı liderlerin siyaset yasağı kalkınca, Bülent Ecevit genel başkanlığa aday oldu ve seçildi.

29 Nisan 2001'de yapılan 5. Olağan Büyük Kurultayında Bülent Ecevit 963 oyla yeniden genel başkan seçilirken, rakibi Sema Pişkinsüt 68 oy aldı. 35 oy geçersiz sayıldı. Bu kongre oldukça olaylı geçti, partililer arasında yumruklaşmaya ve sandalye fırlatmaya varan kavgalar yaşandı. Genel başkan adayı Sema Pişkinsüt'ün oğlu Yücel Pişkinsüt, partililerce dövüldü. Ayrıca, Pişkinsüt'ün konuşması engellendi. [3]

2002 seçimlerindeki hezimetten sonra, Bülent Ecevit 2004 yılında parti liderliğinden istifa etti. Aynı yıl yapılan kongrede DSP'den Ankara milletvekili Zeki Sezer genel başkan seçildi.

Demokratik Sol Parti ve Genel Seçimler

Zeki Sezer liderliğinde 8 Nisan 2007'de yapılan seçim mitinginin afişi ve çok konuşulan sloganı: "Ampul dendi, balon çıktı!"
Zeki Sezer liderliğinde 8 Nisan 2007'de yapılan seçim mitinginin afişi ve çok konuşulan sloganı: "Ampul dendi, balon çıktı!"
Seçim tarihiAlınan OyOranıMilletvekili sayısı
29 Kasım 19872.044.576%8.530/450
20 Ekim 19912.624.301%10.757/450
24 Aralık 19954.118.025%14.6476/550
18 Nisan 19996.919.670%22,17136/550
3 Kasım 2002383.609%1.220/550

Demokratik Sol Parti ve Yerel Seçimler

Seçim tarihiOy oranı
26 Mart 1989%9.09
27 Mart 1994%8.93
18 Nisan 1999%19.28
26 Mart 2004%2.18

Siyasi ideoloji

DSP siyasi yelpazede merkez solda yer alan, parlamenter düzene ve anayasaya bağlı olan bir sosyal demokrat partidir. Demokratik sol öğeleri bünyesinde barındırmakla birlikte Marksizm'den uzak bir ideolojisi vardır. DSP ideolojisi marksizmden kaynaklanmayan yerli bir söylemdir.

Parti programı

Ansiklopedy blog sitesi Biz Türkiye'yiz grubuna aittir. İletişim

Demokratik Sol Parti Meclisi'nin 3 Ekim 2003 tarihli toplantısında günün koşullarına göre yenilenmek için ele alınan programın tam metni, 6 Ekim 2003 Pazartesi günü açıklanmıştır. Program; küreselleşme, kayıtdışı ekonomi, emek-sermaye ilişkisi, üretim, girişimcilik, işsizlik, kültür, bilgi toplumu, uzay teknolojisi, kamu yönetimi ve “yerel yönetim anlayışı”, sendikalaşma ve “üniversitelere bakış açısı” gibi çok sayıda konuyu içermektedir.

Demokratik Parti

Demokratik Parti, 18 Aralık 1970'de kurulan bir siyasi parti. 19 Ekim 1970'te Meclis Başkanlığından ve Kasım 1970'te de Adalet Partisi'nden istifa eden Ferruh Bozbeyli ile 69 kurucu tarafından kurulmuştur. Genel başkanlığa Ferruh Bozbeyli seçildi. Yöneticileri Yüksel Menderes, Sadettin Bilgiç, Talat Asal, Faruk Sükan, Aydın Menderes, Mutlu Menderes, Nilüfer Gürsoy idi.

Demokratik Parti amblemi
Demokratik Parti amblemi

Demokratik Parti'nin Aralık 1972'deki kongresine Celal Bayar kutlama telgrafı gönderdi.

14 Ekim 1973 seçimlerine sağcıyız, milliyetçiyiz, demokratız sloganıyla giren parti %11.9 oy topladı, 45 milletvekili çıkardı. Koalisyonlara girmedi, muhalefette kaldı.

26 Mart 1975'te parti bölündü. 12 milletvekili, Sadettin Bilgiç, Mutlu Menderes, Nilüfer Gürsoy öncülüğünde AP'ye geçti. Celal Bayar desteğini çekti.

5 Haziran 1977 seçimlerinde %1.86 ile sadece Konya'dan Faruk Sükan meclise girebildi. Ferruh Bozbeyli 18 Aralık 1978'de başkanlıktan istifa etti. Faruk Sükan, Ecevit azınlık hükümetinde başbakan yardımcısı oldu.

4 Mayıs 1980 tarihinde parti kendisini feshetti ve mallarını Kızılay'a devretti.


Seçimler ve Demokratik Parti

Seçim tarihiAlınan OyOranıMilletvekili sayısı
19731,275,502%11.8945/450
1977274,484%1.851/450

Demokrat Türkiye Partisi

Demokrat Türkiye Partisi (DTP) 7 Ocak 1997'de RefahYol hükümeti'ne tepki olarak istifa eden bir grup DYP'li milletvekili tarafından kuruldu. İlk Genel başkanı Hüsamettin Cindoruk'tu. Temmuz 1997'de Mesut Yılmaz'ın başkanlığında kurulan 55. Hükümet'te ANAP ve DSP ile beraber koalisyon ortaklarından biri oldu. 17 Nisan 1999'da yapılan genel seçimlerde 0.58'lik oy oranıyla parlamentoya giremedi.Bunun üzerine Cindoruk genel başkanlıktan istifa etti, yerine İsmet Sezgin getirildi.2002 Nisan'ında yapılan kongrede İsmet Sezgin koltuğunu Mehmet Ali Bayar'a bıraktı. Ancak 2002 Genel Seçimleri'nde DYP ile ittifak yapan DTP, bu partinin seçim barajını aşamaması üzerine gene TBMM'ye giremedi. Seçim mağlubiyetinden sonra Bayar da istifa etti. DTP, Bayar'dan sonra 3 kez genel başkan değiştirmesine rağmen güç kaybetmeye devam etti. Kasım 2004'te yapılan 4. olağanüstü kongrede genel başkanlığa eski bakanlardan Yaşar Okuyan getirildi. 15 Mayıs 2005'de yapılan 3. olağan kongrede DTP'nin adı Hürriyet ve Değişim Partisi olarak değiştirildi. Hürriyet ve Değişim Partisi 2008'de Halkın Yükselişi Partisi'ne katıldı.


Seçimler ve Demokrat Türkiye Partisi

Seçim tarihiAlınan OyOranıMilletvekili sayısı
1999179,871%0.580/550
"http://tr.wikipedia.org/wiki/Demokrat_T%C3%BCrkiye_Partisi"'dan alındı
Demokrat Türkiye Partisi
DTP Amblemi
Bilgi
Kuruluş tarihi7 Ocak 1997
Kapanış tarihi15 Mayıs 2005
KurucusuHüsamettin Cindoruk
Siyasi görüşüMerkez Sağ, Demokrat, Liberal
Eski Genel BaşkanlarıHüsamettin Cindoruk
İsmet Sezgin
Mehmet Ali Bayar
Yaşar Okuyan
Yeraldığı Hükümetler55. Cumhuriyet Hükümeti
ÖncülüDoğru Yol Partisi
ArdılıHürriyet ve Değişim Partisi

Demokrat Parti

7 Ocak 1946'da kurulan ve dört yıl sonra yapılan seçimlerde (14 Mayıs 1950 27 yıllık tek parti dönemini sona erdiren, Türkiye Cumhuriyeti'nde ilk defa serbest seçimle iktidarı kazanan partidir. Sırasıyla 1950, 1954 ve 1957 seçimlerini kazanmış ve on yıl boyunca (1950-1960) iktidar olmuştur. Demokrat Parti, 27 Mayıs 1960 Harekâtı ile iktidardan düşürülmüş ve 29 Eylül 1960'ta kapatılmıştır. Demokrat Partinin kısa adı "DP"dir.

Demokrat Parti ve Seçimler
Seçim tarihiAlınan OyOranıMilletvekili sayısı
1946-1366
19504,241,39352.68408/487
19545,151,55057.61502/541
19574,372,62147.88424/610

Demokrat Parti'nin Kökenleri

Demokrat Parti'nin kökenleri, 1902 yılında yapılan Jön Türkler kongresine kadar uzanır. Bu kongrede Jön Türkler, merkezi otoritenin güçlü olmasını savunanlar ile liberal bir yönetim biçimini savunanlar şeklinde ikiye ayrılmıştı. Birinci grup Ahmet Rıza liderliğinde İttihat ve Terakki adını aldı. İkinci grup Prens Sabahattin çevresinde toplandı. İttihat ve Terakki anlayışı Birinci Dünya Savaşı ve ardından başlayan Kurtuluş Savaşı yıllarında TBMM'de Birinci Grup ve sonradan Halk Fırkası'nı en sonunda da Cumhuriyet Halk Partisi'nı ortaya çıkardı. İkinci Grup, Ahrar, Hürriyet ve İtilaf ile cumhuriyetin ilanı sonrası Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası ve Serbest Cumhuriyet Fırkası adlarıyla partileşti. İşte 1946'da kurulan Demokrat Parti bu ikinci gruptan nüvelenmiş ve sonunda doğmuştur. Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası ve Serbest Cumhuriyet Fırkası, henüz cumhuriyet devrimlerinin tam oturmadığı aşamalarda ortaya çıktığı için,demokratik hayatın birer parçası olamadılar ve tarih sayfalarındaki yerlerini aldılar. [1]

Demokrat Parti'nin Kuruluşu

Atatürk, İsmet İnönü ve Celal Bayar
Atatürk, İsmet İnönü ve Celal Bayar

1929 bunalımı ve İkinci Dünya Savaşı arası geçen yıllarda, dünyada Faşizm ve otoriter yönetimler güçlenmekteydi. 1924 ve 1930'da iki defa çok partili demokratik yaşama geçmeyi deneyen Türkiye, bunda başarısız olunca, özellikle 1930'dan sonra iktidarı elinde bulunduran Cumhuriyet Halk Partisi devlet ile özdeşleşmeye başladı. [2] Parti ilkeleri (1937), anayasaya girince de bu süreç doruk noktaya ulaştı. CHP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Atatürk 1938'de hayatını kaybedince yerine seçilen İsmet İnönü, İkinci Dünya Savaşı başlayınca (1939), eski devrin küskünlerini de etrafında toplayarak ülkede, savaş günlerinin yıkıcılığı yanında bir çok başlılığın çıkmasına engel oldu, bunda başarılı olduğunu söylemek yanlış olmaz. [3] Savaşın özellikle ekonomiyi kötü yönde etkilemesi, büyük kentlerde karaborsacılığın ortaya çıkması, sermayenin belirli ellerde toplamasını kolaylaştırdı ve bu, bir Kent Burjuvazisi oluşturdu. Kırsalda, genç nüfüsun silah altına alınması küçük ve orta büyüklükteki çiftçinin üretimini düşürdü. Büyük toprak sahipleri arzı kendileri kontrol etmeye başladı. Artan talep karşısında arzdaki daralma enflasyonu ve hayat pahalılığını arttırdı. İktidarın önlem olarak düşündüğü çözümlerden ilki Varlık Vergisi oldu. Devlet tarafından salınan ağır vergileri ödeyemeyen bütün işadamları Aşkale'ye gönderilerek orada taş kırmak gibi işlerde amele olarak kullanıldı. Keyfi uygulamalara sebep olan bu vergi kent burjuvazisini iktidara cephe almaya itti. Diğer önlem ise Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu idi. Bu kanunla büyük toprak sahiplerinin toprakları bölünerek, küçük çiftçiye destek sağlamak hedefleniyordu. Ancak bu, Devletin Türkiye'deki bütün arazilerin zaten %70'ten fazlasına sahip olduğunu bilen toprak sahiplerini muhalefet saflarına kanalize etti. İsmet İnönü'nün devletçilik uygulamaları sonucu oluşan ekonomik darboğaz zaten toplumu da aynı yöne iletmiş durumdaydı.[4] İkinci Dünya Savaşı 1945 de demokrasilerin zaferi ile son bulduğunda Türkiye bu durumda idi. Aynı zamanda savaşın sonlarına doğru ülkede özellikle basın ve aydın çevrelerde, demokrasi arzusu artık yüksek sesle dillendirilir olmuştu. Bir yandan da 2. Dünya Savaşının galiplerinden olan Sovyetler Birliği'nin "Sovyet Şefi" Stalin, Türkiye'den Kars, Ardahan ve Artvin'i istiyordu. Sovyet tehdidine karşı demokrasi ile yönetilen Amerika ve İngiltere'ye yaklaşmak zorunda kalan Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, 19 Mayıs 1945 günü yaptığı konuşmada bu arzuya yeşil ışık yaktı. Zaten TBMM içinde muhalefet 1945 bütçe görüşmlerinde su yüzüne çıkmıştı. Atatürk'ün son başbakanı Celal Bayar, Adnan Menderes, Feridun Fikri Düşünsel, Yusuf Hikmet Bayur, Emin Sazak bütçeye red oyu verdiler. Asıl kırılma Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu görüşülürken ortaya çıktı. Tasarının 17. ve 21. maddeleri tartışılırken Celal Bayar, Adnan Menderes, Refik Koraltan ve Emin Sazak sert eleştiriler dile getirdiler. Bu yasanın görüşüldüğü günlerde Celal Bayar, Adnan Menderes, Fuad Köprülü ve Refik Koraltan, CHP Grubu'na Dörtlü Takrir adlı bir önerge verdiler. Önerge ülke ve parti yönetiminde özgürlükçü bir anlayış içeren düzenlemeler yapılmasını öngörüyordu. Ancak dörtlü Takrir reddedildi (12 Haziran 1945). Bunun üzerine, Menderes ve Köprülü o günkü Vatan Gazetesi'nde CHP iktidarına karşı o güne değin örneğine rastlanmayan sertlikte yazılar yazmaya başladılar. Sonuç olarak Menderes, Koraltan ve Köprülü partiden ihraç edildiler (Eylül 1945). Aynı gruptan olan Celal Bayar ise önce milletvekilliğnden sonra da CHP'den istifa ettti. Celal Bayar, 1 Aralık 1945'te parti kuracaklarını açıkladı. İnönü tarafından Çankaya Köşkü'ne çağrılan Celal Bayar, cumhurbaşkanından gerekli desteği aldıktan sonra [5] nihayet 7 Ocak 1946 günü Demokrat Parti (DP) kuruldu.

Muhalefet Dönemi (1946-1950)

Demokrat Parti'nin kurucusu ve ilk Genel Başkanı Celal Bayar
Demokrat Parti'nin kurucusu ve ilk Genel Başkanı Celal Bayar

Demokrat Parti programını iki esas etrafında şekillendirmişti: Liberalizm ve Demokrasi.CHP'nin ekonomi politikası olan devletçiliğin aksadığı yönler vurgulanarak CHP'ye karşı çıkılmaktaydı. Demokrat Parti üzerinde daha önceki acı tecrübelerin yarattığı ilk kuşkular dağıldığında büyük kitlelerin DP'yi desteklediği görüldü. Bunu şüphesiz iktidardaki CHP de görmekteydi. Meclis tek dereceli seçim kanununu ve 21 Temmuz 1946'da seçimlerin yapılmasını kabul ederek dağıldı. DP başta seçime katılıp katılmama konusunda kararsız kalsa bile katılmaya karar verdi. Hiçbir demokraside uygulanmayan "açık oy ve gizli tasnif" sistemi ile yapılan 21 Temmuz 1946 seçimlerini CHP kazandığını iddia etti.[6] (CHP:395,DP:66,Bğm:4) Seçimlerdeki hilelere DP büyük tepki gösterdi ve toplumu ve de ayrıca basını yanında buldu.Bunun üzerine iktidar basın kanununda değişikliğe gitmeye karar verdi.İktidarın basın üzerindeki baskısı daha da arttı.Bozuk olan ekonomi de dış ödeme dengesinin bozulması sonucu 7 Eylül 1946'da Türk Lirası'nın değeri düşürüldü.Bu olay DP'ye daha çok prim kazandırdı ve iktidarın güç yitirmesine neden oldu.1947 bütçe görüşmeleri sırasında Başbakan Recep Peker ile DP'liler arasında sert tartışmalar yaşandı.DP,TBMM'yi terk etti.Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün araya girmesi ile sorun aşıldı..[7] 7 Ocak 1947'de DP ilk kurultayını yaptı.Bu toplantıda özgürlük ve demokrasi arzuları bir defa daha vurgulanırken bunları içeren Hürriyet Misakı kabul edildi...[8] Bunun üzerine iktidar tarafından DP'ye sert hücumlar başladı.Haziran ayında Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ile Demokrat Parti Genel Başkanı Celal Bayar arasında bir dizi görüşmeler yapıldı ve sonunda İnönü 12 Temmuz 1947'de "12 Temmuz Beyannamesi" ni yayınladı.Beyannamede İnönü,siyasal partilerin Türk demokrasisinin vazgeçilmez unsurları olduğunu vurguladı.Başbakan Recep Peker ayrıldı yerine Hasan Saka getirildi. DP içersinde bu yumuşama ve iktidarla düzeltilen ilişkiler tepki çekti ve bunun güdümlü demokrasi olduğunu öne süren bir grup partiden ayrıldı.Bu grubu oluşturan, Fevzi Çakmak, Yusuf Hikmet Bayur, Kenan Öner, Osman Bölükbaşı, Sadık Aldoğan ve Yusuf Kemal Tengirşenk ,20 Temmuz 1948'de Millet Partisi'ni (MP) kurdu.Böylece 12 Temmuz Beyannamesi ile hem CHP hem de DP sertlik yanlısı gruplardan kurtulmuş bulunuyordu.DP, 17 Ekim 1948'de ara seçimlere, seçime güven duymadığı için MP ile birlikte katılmadı. 16 Ekim 1949 ara seçimlerinde de bu tavrını sürdürdü...[9] DP ikinci büyük kurultayını 20 Haziran 1949'da yaptı.Seçimlerde milletvekili adaylarının %80'ini örtgütün saptaması kabul edildi.Bu kurultayda seçimlerde alınan oylara sahip çıkılmasını içeren "Milli Teminat Andı" kabul edildi.Ancak iktidar bu anda " Milli Husumet Andı" adını taktı.16 Şubat 1950'de gizli oy, açık tasnif ve yargı denetimini kabul eden, Yargıtay ve Danıştay üyelerinden oluşan bir Yüksek Seçim Kurulu'nu öngeren seçim yasası kabul edildi.DP bu kanuna çok çabalamasına rağmen nispi temsil ilkesini koyduramadı...[10] Bu şartlar altında Türkiye,14 Mayıs 1950 seçimlerine gitti.

İktidar Dönemi (1950-1960)

14 Mayıs 1950 Seçimleri

DP’nin 1950 seçimlerinde kullandığı propaganda afişi
DP’nin 1950 seçimlerinde kullandığı propaganda afişi

14 Mayıs 1950 günü yapılan seçimler Türkiye'de 27 yıllık tek parti devrini sona erdirdi.1923'ten beridir tek başına ülkeyi idare eden Cumhuriyet Halk Partisi iktidarı halk oyu ile Demokrat Parti'ye devredecekti.Seçim sonuçlarına göre DP %52.7 oy alarak 408 milletvekilliği kazanmıştı.CHP %39.4 ile 69 milletvekili ile temsil edilme hakkı kazandı.Millet Partisi 1,bağımsızlar 9 milletvekiline sahip oldular.Atatürk'ten sonra 11,5 yıldır cumhurbaşkanlığı görevinde bulunan İsmet İnönü artık anamuhalefet lideriydi.22 Mayıs 1950 günü TBMM açıldı.Refik Koraltan başkanlığa seçildi.Ardından yapılan cumhurbaşkanlığı oylamasında DP Genel Başkanı,İzmir milletvekili Celal Bayar 453 milletvekilinin katıldığı oylamada 387 oy alarak Türkiye Cumhuriyeti'nin üçüncü cumhurbaşkanı seçildi.Hükümeti kurmakla DP Aydın Milletvekili Adnan Menderes görevlendirildi.Aynı gün Menderes kendisinin ilk cumhuriyet'in 19.hükümetini kurdu.2 Haziran'da güvenoyu aldı.9 Haziran 1950'de DP Genel İdare Kurulu Adnan Menderes'i genel başkanlığa seçti.Dünyada belki çok nadir görülen bir olay gerçekleşmişti.uzun yıllar boyu ülkeyi kendi otoritesi ile yöneten iktidar,tamamen serbest,hür,kansız ve hilesiz bir seçim ile yerini bir başka partiye bırakmıştı.Bu yüzden 1950 seçimleri tarihimizde "Beyaz Devrim" olarak adlandırılmıştır.

Hükümet programında "devri sabık" yapılmayacağı belirtilerek,27 yıllık dönemin hesabını sormaya kalkmayacağı açıklandı.DP'nin yasal anlamda ilk çalışması Arapça ezan yasağını kaldırmak oldu.(16 Haziran 1950).Radyoda dini yayınlar yapılması ve mevlit yayınlanması üzerindeki yasaklar kaldırıldı.

İkinci Dünya Savaşı boyunca başarılı bir biçimde yürütülen tarafsızlık politikası,uygun dış ticaret ilişkileri geliştirmişti.Bu yüzden DP iktidarı ilk yıllarında dış kredi kaynakları bulmada başarılı oldu ve bunlardan yararlandı.Ayrıca savaş boyunca Merkez Bankası rezervleri de altın ve döviz bakımından iyi bir seviyeye ulaşmıştı.Kore'ye asker gönderilmesi ve böylece NATO'ya giriş vizesinin alınması uluslararası koşulları Türkiye'nin lehine çeviriyordu.Tarım ürünlerinin dış pazarda uygun fiyatlardan müşteri bulması ve Marshall Planı çerçevesinde dışarıdan gelen para bu ilk dönemde ciddi bir iktisadi ferahlama getirdi.Tarımda makineleşme sağlandı.Karayolları politikasına hız verildi,köyler kasabalara kasabalar da kentlere hızlı bir biçimde bağlanmaktaydı.[11]

Menderes,TBMM Kürsüsünde konuşma yaparken
Menderes,TBMM Kürsüsünde konuşma yaparken

Kitlelerin İkinci Dünya Savaşı yıllarında yaşanan yoksulluğu henüz unutmamış olması DP'ye olan sempatiyi daha da arttırdı. ABD ve Dünya Bankası raporları çerçevesinde hazırlanan iktisadi programlar ile liberal bir ekonomik anlayışın tüm alanlarda hakimiyetine çalışıldı.Ancak KİT'lerin de büyümesi sağlandı.DP özel girişimciliği KİT'ler kanalı ile desteklemiştir.Hammadde ve aramalı transferinin KİT eli ile yapılması sağlandı.Tarım kalkınmanın en önemli aracı olarak görüldü ve bir taraftan uygun fiyatta pazar politikası bir taraftan da çağdaş giridler kullanılması yoluna gidildi.Bunda başarılı da olundu.[12]

Kore Savaşı'na bir tugay gönderilmesi kararı sonrası 1952'de Türkiye NATO'ya girdi.Ekonomik alanda bir rahatlama devresi yaşanırken ve DP'nin halkla ilişkileri de yolundayken anamuhalefet CHP'nin üzerine gidildi.1953 yılında CHP malları hazineye devredildi.Halkevleri kapatıldı.28 Ocak 1954'te Köy Enstitüleri kapatıldı. 1954'te laiklikten uzaklaştığı gerekçesiyle MP kapatıldı.

2 Mayıs 1954 Seçimleri

DP Genel Başkanı Adnan Menderes bir mitingte
DP Genel Başkanı Adnan Menderes bir mitingte

1950 seçimleri sonrasında ülkede yaşanan ekonomik ferahlama,İkinci Dünya Savaşı yıllarının üzerinden pek az bir süre geçmesi nedeniyle büyük önem kazanmaktaydı.Muhalefetteki CHP,1950-1954 yılları arasında özellikle ekonomik anlamda DP icraatlarına eleştiriler getirdi ancak ortaya çözüm olarak kabul edilebilecek bir öneri sunamadı.Bu koşullar altında gidilen 2 Mayıs 1954 seçimlerinde Demokrat Parti gücünü iyice arttırdı.DP 5.1 milyon oy alarak,Türkiye Cumhuriyeti Genel Seçimleri tarihinde (bugüne kadar) kırılamamış bir oy rekoru kırdı.Bu oy miktarı toplam oyların %57,5'luk kısmı demekti.DP 502 milletvekilliği kazandı.3.1 milyon (%35,2) oy alan CHP sadece 31 milletvekili kazanabildi.Arada sadece 2 milyon oy fark olmasına rağmen milletvekili sayıları arasında bu kadar fark olmasının sebebi,1950 seçim kanunu değişikliğinde CHP'nin değişmesini istemediği "çoğunluk sistemi"dir.(CMP:5,Bğm:3 milletvekili çıkardı)Seçimlerde bu sonuçların ortaya çıkmasının ardından TBMM,17 Mayıs 1954'te açıldı.Celal Bayar 513 milletvekilinin katıldığı oylamada 486 oy alarak bir defa daha cumhurbaşkanlığına seçti.Adnan Menderes üçüncü kabinesini kurdu.Bu kabine cumhuriyet tarihinde günümüze kadar en yüksek güvenoyunu almış kabinedir.(491 lehte oy)

İkinci iktidar döneminde (1954-57), iktidar ile muhalefet arası gerginleşti. Ekonomide olumsuz gelişmeler görüldü. İktidar baskılarını daha da arttırdı. Parti içindeki anlaşmazlıklar partinin bölünmesine ve 20 Aralık 1955'te Hürriyet Partisi'nin kurulmasına yol açtı.

Başbakan Adnan Menderes
Başbakan Adnan Menderes

27 Ekim 1957 Seçimleri

Ekonomide yaşanan darboğaz ve siyasi çalkantılar nedeniyle DP seçimleri bir yıl önceye aldı.27 Ekim 1957 günü yapılan seçimler öncesinde kampanya oldukça sert geçti.Seçimler iktidarı zayıflattı,muhalefetin elini güçlendirdi.Seçimler öncesinde muhalefetin seçimlere bir cephe halinde girmesini engelleyen DP,yine de oy kaybından kurtulamadı.Sonuçlara göre DP %47.9 oyla 424 milletvekili çıkardı.Bu milletvekili sayısında çoğunluk sisteminin etkisi bnüyüktür.Muhalefetteki CHP ise oyların %41.1'ini alarak 178 milletvekili aldı.Cumhuriyetçi Millet Partisi ve Hürriyet Partisi dörder milletvekilliği aldılar.1950 ve 1954 seçimlerinden sonra ilk defa muhalefetin oyu iktidarın üzerine çıkmıştı.Muhalefete göre DP artık azınlığın iktidarydı.Seçimler sonrasında da gerginlikler sürdü.TBMM Kasım ayında açıldı.Celal Bayar 610 milletvekilinden 413 DP milletvekilinin katıldıı oylamada 413 oy alarak üçüncü defa cumhurbaşkanlığına seçildi.Adnan Menderes beşinci hükümetini kurdu ve güvenoyu aldı. 1957 seçimlerinden sonra siyasi ortamda sertlik günden güne daha da artmaya başladı.1958 yılında,dış ödemeler dengesindeki bozukluk alınan dış borçları ödenemez hale getirmişti.Türkiye'nin borçlandığı ülkeler arasında kurulan bir konsorsiyum ile varılan mutabakat ile 4 Ağustos 1958'de ekonomik istikrar tedbirleri yürürlüğe girdi.Yapılan devaülasyon ile Türk Lirası'nın değeri yeniden belirlendi.Doların fiyatı 2.80 liradan 9.02 liraya çıktı.Bu tedbir dış ödeme dengesini biraz olsun sağladı ise bile yaşanan ekonomik durgunluk,zamları,işsizliği ve iflasları da beraberinde getirmişti.Ağustos 1958,DP ve CHP gruplarının karşılıklı bildirileri ile geçti.İhtilal sözleri dolaşmaya başladı.Demokrat Parti lideri ve Başbakan Adnan Menderes 12 Ekim 1958'de Manisa'da yaptığı konuşmada ,muhalefetin yarattığı kin ve husumet cephesine karşı bir Vatan Cephesi kurulması gerektiğini vurguladı.Radyolardan Vatan Cephesi'ne katılanların adları okunmaya başladı.Bu arada 1955 yılından beridir ağır ağır ilerleyen bir sorun daha ortaya çıktı:Kıbrıs.Kıbrıs'ta EOKA örgütü Türkler üzerinde baskı yapmaya başlamıştı.Türkiye adanın bölünmesinden yani o günlerin deyimi ile "taksim"den yanaydı.1958 başlarında adada bulunan İngiliz askerler Türklere ateş açınca büyük bir tepki ortaya çıktı.Türkiye ayağa kalktı.Haziran ayında İstanbul'da 300 bin kişilik bir miting yapıldı ve Türkiye'nin isteği güçlü bir biçimde vurgulandı:"Ya taksim,ya ölüm".Ankara'da da benzer gösteriler yapıldı.Nihayet 19 Şubat 1959'da Londra Antlaşması ile sorun bir süreliğine aşılmış oldı.Başbakan Menderes bu antlaşma için Londra'ya giderken uçağı düştü.14 kişinin öldüğü kazada başbakana herhangi birşey olmadı. Ekonomide ve dış politikada bunlar yaşanırken iç politikada muhalefete yönelik baskılarda artıyordu.CHP'nin yayın organı Ulus Gazetesi başta olmak üzere muhalefete destek veren bir çok gazete aralıklarla kapatılıyordu.Mayıs 1959'da CHP lideri İsmet İnönü Uşak'ta saldırıya uğradı.İzmir'de,İstanbul'da ve Ankara'da CHP liderine saldırılar oldu. Türkiye bu kargaşa ortamı içersinde 1960 yılına doğru ilerlerken 31 Temmuz 1959'ta Avrupa Ekonomik Topluluğu'na (sonradan "Avrupa Birliği" adını alan uluslararası örgüt) üye olmak için başvurdu.

27 Mayıs İhtilali ve İktidarın Sonu

Ana madde: 27 Mayıs İhtilali

İktidar ve muhalefet arasındaki kavga 1960 yılından itibaren artık en yüksek haline ulaşmıştı.

27 Mayıs İhtilali'ni bildiren Hürriyet Gazetesi
27 Mayıs İhtilali'ni bildiren Hürriyet Gazetesi

CHP Genel Başkanı'nın yurt gezileri engellenmek isteniyor,muhalif yazarlar tutuklanıyor basın sansürleniyordu.CHP'yi ihtilal hazırlığı içersinde olmakla suçlayan iktidar.[13] ,Nisan ayında basını ve muhalefeti soruşturmak amacı ile,gazete kapatmaktan,muhalif düşüncede olanları tutuklamaya kadar geniş yetkilere sahip bir Tahkikat Komisyonu kurdu.Bunun karşısında mecliste söz alan muhalefet lideri İsmet İnönü bunun demokratik rejim yolundan çıkıp bir baskı rejimi yoluna girmek olduğunu belirtti ve o ünlü sözünü söyledi:"Bu yolda devam ederseniz,ben de sizi kurtaramam".Ancak 27 Nisan 1960 günü Tahkikat Komisyonu yasal olarak kuruldu.İnönü'ye 12 oturum TBMM toplantılarına katılmama cezası verildi.Olaya tepki gösteren CHP Grubu meclisten zorla çıkartıldı..[14] Meclisteki kargaşa sokağa taşmakta gecikmedi.28-29 Nisan 1960'ta İstanbul ve Ankara'da üniversite öğrencileri olaylı gösteriler yaptılar.Olayların şiddetle üzerine gidildi.Üniversiteler kapatıldı iki şehirde de sıkıyönetim ilan edildi.Demokrat Parti'li gençler 5 Mayıs 1960 günü DP liderine bağlılıklarını ifade etmek ve iktidara destek olmak için Ankara Kızılay Meydanı'nda bir gösteri düzenlemeyi planladılar.Ancak 555K parolasıyla örgütlenen muhalif gençler 5 Mayıs akşamı saat beşte meydanı doldurdular,arabasından indiğinde protestocular arasında kalan Başbakan Menderes tartaklandı,olay yerinden güçlükle uzaklaştı..[15] 21 Mayıs'ta Harbiyeliler Ankara'da sessiz bir yürüyüş yaptı.Başbakan Menderes radyoda yaptığı konuşmalarla kışkırtmalara kulak asılmamasını söyledi..[16] Ege Bölgesi'ne giderek İzmir, Bergama ve Manisa'da CHP'yi eleştiren konuşmalar yaptı.

Ülkedeki kaosun gitgide artması,sokaklarda çatışmalar çıkması,iktidar-muhalefet arasındaki sertlik sonunda 27 Mayıs 1960 sabahı radyolardan okunan bildiri ile son buldu. Milli Birlik Komitesi,Türk Silahlı Kuvvetleri adına ülke yönetimine el koydu.Kara Kuvvetleri Komutanı Org.Cemal Gürsel,komitenin başına geçti.Cumhurbaşkanı Celal Bayar,TBMM Başkanı Refik Koraltan ve Başbakan Adnan Menderes başta olmak üzere Demokrat Parti'liler tutuklandı.Anayasa ve parlamento feshedildi.Siyasi faaliyetler askıya alındı.28 Mayıs 1960 günü Org.Cemal Gürsel başkanlığında bir hükümet kuruldu.Yeni anayasa ve siyasi kurumların kurulması için çalışmalara başlandı.Tutuklu Demokrat Parti'liler yargılanmak üzere Yassıada'ya gönderildi..Demokrat Parti, 29 Eylül 1960'da kapatıldı. TutuklularYüksek Adalet Divanı'nca yargilandılar. 15 kişi idama, 31 kişi ömür boyu hapse, 418 kişi değişik hapis cezalarına çarptırılırken 123 kişi de aklandı. Milli Birlik Komitesi'sinde idam, yönetim devri ve seçim tarihi konusunda görüş ayrılıkları çıktı. Bu gelişmelerden sonra daha sonra 14'ler olarak anılacak 14 subay yurt dışında çeşitli görevlerle sürgüne gönderildi. 14’ler olarak bilinen Milli Birlik Komitesi üyesi subayların yurtdışına sürgüne gönderilmeleriyle birlikte ordu içinde yaşanan ayrışma ilk kez açıkça ortaya çıkmış oldu.Milli Birlik Komitesi idam cezalarından üçünü onayladı.Tutuklu bulunan Maliye Bakanı Hasan Polatkan ve Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu 16 Eylül 1961'de,Başbakan Adnan Menderes ise ertesi gün İmralı Adası'nda idam edildi.Celal Bayar ve Refik Koraltan ile 11 kişinin idam cezası ömür boyu hapse çevrildi.

Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi

(CKMP) 16 Ekim 1958'de Cumhuriyetçi Millet Partisi ile Türkiye Köylü Partisi'nin birleşmesiyle kurulan siyasi parti. CMP Genel Başkanı Osman Bölükbaşı yeni partinin de başkanı seçildi. CKMP, 1961 genel seçimlerinde % 14 oy alarak CHP ve AP'den sonra üçüncü parti olmuştur.1962 yılında kurucusu ve genel başkanı Osman Bölükbaşı istifa ederek partiden ayrılmıştır. 1969'da Milliyetçi Hareket Partisi adını aldı.

GENİŞ BİLGİ

Millet Partisi'nden Cumhuriyet Köylü Millet Partisi'ne (CKMP) kadar gelen parti silsilesi, Milliyetçi Hareket Partisi'nin "ön tarihini" oluşturmaktadır. Millet Partisi, 1948 yılında Mareşal Fevzi Çakmak ve Osman Bölükbaşı önderliğinde bir grup milliyetçi-muhafazakâr siyasî elit tarafından kurulmuştur. Millet Partisi, iki siyasî seçeneğe sıkıştırılmış millete üçüncü bir seçenek sunmak istemiş, fakat ideolojik örgüsünü ve teşkilatlanmasını tamamlayamadığından milliyetçi parti olma vasfını tam olarak kazanamamıştır. 1950 genel seçimlerinde % 3.1 oy alarak sadece Osman Bölükbaşı milletvekili seçilebilmiştir.

Demokrat Parti iktidarının, aşırı solda yaptığı tevkife bir denge olması ve kendi siyasî geleceğini garantilemek maksadıyla Millet Partisi'ni 1954 yılında resmen kapattırmasının ardından, bu partinin eski kurucuları kısa bir süre sonra Osman Bölükbaşı'nın genel başkanlığında aynı yıl Cumhuriyetçi Millet Partisi'ni kurmuşlardır. 1958 yılında Türkiye Köylü Partisi'nin iltihakı üzerine Cumhuriyetçi Millet Partisi, Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi adıyla siyasî hayatını sürdürmeye devam etmiştir.

CKMP, 1961 genel seçimlerinde % 14 oy alarak CHP ve AP'den sonra üçüncü parti olmuştur. 1962'de CKMP'nin ikiye bölünmesiyle Osman Bölükbaşı bu partiden ayrılarak Millet Partisi'ni ikinci defa kurmuştur. 1965 genel seçimlerinde ise aynı başarıyı yakalayamamış, ancak % 2.2 oy alabilmiştir.

Milliyetçi dünya görüşünü benimsemiş siyasetçiler, Alparslan Türkeş'in siyaset sahnesine çıktığı tarihe kadar aktif partileşme sürecini başarıyla tamamlayamamışlardır. Milliyetçiler çeşitli siyasî partiler içinde, sivil toplum kuruluşları etrafında ve ayrıca entelektüel çalışmalar çerçevesinde faaliyette bulunmuşlardır. 1963'te Hindistan sürgününden dönen Alparslan Türkeş, Türk siyasî hayatının liberal-muhafazakâr popülizm ile materyalist-komünist jakobenizme boğulduğunu gördükten sonra, milleti bu çıkmaz sokaktan kurtarmak için siyasete atılmayı bir mecburiyet telakki etmiştir.

Bu maksatla 22-23 Şubat 1964'te yapılan CKMP Kongresi'nde başta Dündar Taşer olmak üzere diğer arkadaşlarıyla birlikte bu partiye katılmış ve kısa süre içinde partide etkin bir konuma gelerek 1965'te yapılan CKMP Büyük Kongresi'nde Genel Başkan seçilmiştir. Yeni Genel Başkanıyla birlikte CKMP'nin 1965'ten sonraki çalışmaları, bir program ve teşkilat inşa etme ve benimsetme çabalarına odaklanmıştır. 1970'li yıllar ise yeni bir ad ve imajla birlikte kendini bütün milliyetçi camiaya kabul ettirme ve kitleselleşme sürecini ifade edecektir.

24-25 Kasım 1967 tarihindeki CKMP Kongresinde "9 Işık" olarak tanımlanan yeni doktrin, parti teşkilatına ayrıntılı olarak tanıtılmış ve parti programının çerçevesini belirlemiştir .

CKMP'den MHP'ye Geçiş

CKMP'nin 8-9 Şubat 1969 Olağanüstü Büyük Kongresi'nde delegelerin büyük desteğini alan "Milliyetçi Hareket Partisi" adı kabul edilmiştir. Büyük Kongreden sonra toplanan ilk genel idare kurulunda partinin amblemi "Üç Hilâl" olarak kararlaştırılmış ve aynı toplantıda MHP Gençlik Kolları için de "Hilâl içinde Kurt" amblemi benimsenmiştir.

CKMP Genel Başkanları

  1. Genel Başkan: Osman Bölükbaşı
  2. Genel Başkan: Ahmet Tahtakılıç
  3. Genel Başkan: Ahmet Oğuz
  4. Genel Başkan: Alparslan Türkeş

Seçimler ve CKMP

Seçim tarihiAlınan OyOranıMilletvekili sayısı
19611,415,390%13.9654/450
1965208,696%2.2411/450

Cumhuriyetçi Güven Partisi

Cumhuriyetçi Güven Partisi, 1967 – 1980 yılları arasında siyasi faaliyetlerini sürdürmüş partidir.

Cumhuriyetçi Güven Partisi
CGP Amblemi
Bilgi
Genel BaşkanıTurhan Feyzioğlu
Kuruluş tarihi1967
Kapanış tarihi1980
KurucusuTurhan Feyzioğlu
Siyasi görüşüMerkez Sağ

Milliyetçilik
Demokrasi
Anti-liberalizm
Anti-sosyalizm


1967'de CHP'den kopan bir grup Güven Partisi'ni kurdu. Parti başkanı Turhan Feyzioğlu; yöneticileri Ferit Melen, Orhan Öztrak, Cüneyt Yaşar, Deniz Hızal, Alper Akarca, Emin Paksüt, Hayri Başar, Vefa Tanır, Şevket Raşit Hatiboğlu, Hilmi İncesulu, Coşkun Kırca, Kemal Satır, Kemal Demir, Ali İhsan Göğüş, Nermin Neftçi idi.

Parti bildirisinde "Yolumuz Atatürk'ün gösterdiği yoldur" deniyordu. Liberalizme ve sosyalizme karşı olunduğu belirtildi.

1969 seçimlerinde, AP ve CHP'nin ardından üçüncü partiydi. Bu arada adı Milli Güven Partisi olarak değişti. MP ve YTP'den katılmalarla güçlendi. 1971-73 döneminde hükümette bakan ve başbakan düzeyinde yer aldı. 1973'de CHP'den ayrılan bir grup Bağımsız Halkçılar ve Cumhuriyetçi Parti adıyla teşkilatlandılar ve MGP ile birleştiler. Partinin adı Cumhuriyetçi Güven Partisi oldu.

CGP, 1980'de "Atatürkçülüğe Çağrı" olağanüstü kongresini topladı. Aylık yayını Atayolu idi.

12 Eylül 1980 darbesiyle kapatıldı.

Seçimler ve Cumhuriyetçi Güven Partisi
Seçim tarihiAlınan OyOranıMilletvekili sayısı
1969598,013%6,5815/450
1973564,343%5,2613/450
1977277,713%1.873/450

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), 9 Eylül 1923`te Mustafa Kemal (Atatürk) tarafından kurulmuş olan, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk siyasi partisidir. Bugünkü siyasal koşullar altında değerlendirildiğinde siyasi yelpazenin solunda yer alan bir siyasi kurumdur. Parti 1923'te kurulmasının ardından cumhuriyeti ilan etmiş ve inkılapların gerçekleşmesini sağlamıştır.

Cumhuriyet Halk Partisi
CHP Amblemi
Bilgi
Kuruluş tarihi4 Mayıs 1935
Kapanış tarihi16 Ekim 1981
KurucusuMustafa Kemal Atatürk
Siyasi görüşüKemalizm
Ortanın Solu
Eski Genel BaşkanlarıMustafa Kemal Atatürk
İsmet İnönü
Bülent Ecevit
Yeraldığı Hükümetler1923-1950 Arası Cumhuriyet Hükümetleri
İnönü Hükümetleri 1961-1965
Ecevit Hükümetleri
ÖncülüCumhuriyet Halk Fırkası
ArdılıHalkçı Parti (20 Mayıs 1983)
Sosyal Demokrasi Partisi (6 Haziran 1983)
Sosyal Demokrat Halkçı Parti (3 Kasım 1985)
Demokratik Sol Parti (14 Kasım 1985)
Cumhuriyet Halk Partisi (9 Eylül 1992)

Başlangıçta adı "Halk Fırkası" olan parti 1924 yılındaki kurultayda adını "Cumhuriyet Halk Fırkası" olarak değiştirdi. 1927 yılında "Cumhuriyetçilik", "Halkçılık" ve "Milliyetçilik" "Laiklik" CHP nin 4 temel ilkesi olarak benimsendi.1931 yılındaki kurultayda daha önceki dört ilkeye "Devletçilik", "Devrimcilik" ilkeleri de eklenerek ilkeler altıya çıkarıldı ve partinin adı "Cumhuriyet Halk Partisi" oldu.

Seçim tarihiAlınan OyOranıMilletvekili sayısı
19503.176.56139,4569/487
19543.162.19636,3631/541
19573.753.13641,09178/610
19613.724.75236,74173/450
19652.675.78528,75134/450
19692.487.00627,37143/450
19733.570.22333,30185/450
19776.136.17141,38213/450

Mustafa Kemal Atatürk Dönemi 1923-1938

Ana madde: Cumhuriyet Halk Fırkası

İsmet İnönü'nün Başbakanlıktan Ayrılması

Cumhurbaşkanı ve CHP Genel Başkanı Atatürk,Türkiye Cumhuriyeti'nin 10.Yılı kutlamalarında
Cumhurbaşkanı ve CHP Genel Başkanı Atatürk,Türkiye Cumhuriyeti'nin 10.Yılı kutlamalarında

Özellikle 1930'lu yıllardan başlayarak devletin ve partinin lideri olan Atatürk ile 1923'ten itibaren kısa bir dönem hariç onun başbakanlığını yapan İsmet İnönü arasında derin anlaşmazlıklar yaşanmaya başladı.1930'lu yıllar dünya tarihi açısından son derece önemliydi. Avrupa’da faşizm yayılmakla birlikte Türkiye'nin doğu komşusu SSCB'de de sosyalist idare anlayışı totaliter ve merkeziyetçi bir şekilde yayılmaktaydı. Dünya da ekonomik buhran halklar üzerinde etkisini arttırarak sürdürmekteydi.Türkiye iktisadi buhranı atlatabilmek ve hızla kalkınabilmek maksadıyla devletçilik uygulamasına geçmişti. Ancak devletin ve partinin başı Atatürk, liberal görüşlere sahipti. Bunu Atatürk'ün söylediği:"Bizim güttüğümüz "devletçilik" bireysel çalışma ve etkinliği esas tutmakla beraber, mümkün olduğu kadar az zaman içinde ulusu refaha, ülkeyi bayındırlığa eriştirmek için, ulusun genel ve yüksek yararlarının gerektirdiği işlerde özellikle ekonomik alanlarda, devleti fiilen ilgilendirmektir." sözünden anlayabiliriz. Burada Atatürk esas olanın bireysel teşebbüs olduğunu açıklamaktadır (Devletçilik maddesinde daha geniş açıklama bulabilirsiniz.). Her ne kadar devletçilik onun siyasi fikirleri arasında gösterilse de o,bunun bir zorunluluk olduğunu esas kalkınmanın serbest ekonomi ile gerçekleşeceğini savunuyordu. Bu sebeple de devletin CHP ile bütünleşmesi ve Türkiye'nin adeta totaliter bir rejime teslim edilmesi onu endişelendiriyordu. CHP içinde totaliter rejim yanlısı olanlar bulunması ve bu kimselerin Avrupa'daki şeflik idarelerine hayran olması endişelerinde ne kadar haklı olduğunu gösteriyordu.Atatürk,ekonomide daha ılımlı bir devletçilik uygulaması isterken Başbakan İsmet İnönü,katı devletçilikten yanaydı.1930'ların sonuna doğru devleti birlikte kuran ikilinin arasındaki anlaşmazlıklar dayanılmaz bir hal aldı.Son olarak bir dış politika olayı konusunda Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras'a ,İnönü'nün ayrı Atatürk'ün ayrı talimat vermesi ve Atatürk'ün talimatının uygulanması bardağı taşıran son damla oldu ve İsmet İnönü çekilme kararı aldı,1 Kasım 1937'de istifa etti. Cumhurbaşkanı Atatürk aynı gün Celal Bayar'ı başbakan atadı. Celal Bayar liberal görüşleriyle bilinen parlak bir iktisatçıydı. Atatürk 1938 Kasım ayında vefatına değin Celal Bayar ile çalıştı.

CHP Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk
CHP Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk

Atatürk Döneminde Kurulan CHP Hükümetleri:

I. İnönü Hükümeti (30.10.1923-06.03.1924)

II. İnönü Hükümeti (06.03.1924-22.11.1924)

Okyar Hükümeti (22.11.1924-03.03.1925)

III. İnönü Hükümeti (03.03.1925-01.11.1927)

IV. İnönü Hükümeti (01.11.1927-27.09.1930)

V. İnönü Hükümeti (27.09.1930-04.05.1931)

VI. İnönü Hükümeti (04.05.1931-01.03.1935)

VII. İnönü Hükümeti (01.03.1935-01.11.1937)

I. Bayar Hükümeti (01.11.1937-11.11.1938)

İsmet İnönü Dönemi 1938-1972

İsmet İnönü'nün CHP Genel Başkanı Seçilmesi

Cumhurbaşkanı ve CHP Genel Başkanı Mustafa Kemal Atatürk'ün 10 Kasım 1938 Perşembe günü hayata veda etmesinden sonra TBMM 11 Kasım 1938 günü toplandı ve CHP Malatya milletvekili Mustafa İsmet İnönü toplantıya katılan 348 üyenin oybirliği ile Türkiye Cumhuriyeti'nin II. Cumhurbaşkanı seçildi. Cumhurbaşkanı İnönü hükümeti kurmakla Atatürk'ün son başbakanı Celal Bayar'ı görevlendirdi. II. Bayar Hükümeti 11 Kasım 1938'de kuruldu ve bu hükümet 25 Ocak 1939'a kadar görev başında kalabildi. 26 Aralık 1938 günü ise devletin tek partisi idarecisi ve yönlendiricisi konumunda olan CHP ilk olağanüstü kurultayını yaptı. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü bu kurultayda partinin Değişmez Genel Başkanı seçildi. Vefat eden Atatürk ise Ebedi Şef ilan edildi. Bu şekilde İnönü, Milli Şef oluyordu.Atatürk'ten sonra cumhuriyetin başına seçilen İnönü devletin tek partisi olan Cumhuriyet Halk Partisi'nin de başına geçmişti. Haziran 1939'da yapılan V.Olağan Kurultay'da ise parti içinde muhalefet vazifesi yapacak olan Müstakil Grup kurulması kararı alındı.

II. Dünya Savaşı Yılları CHP

İsmet İnönü, cumhurbaşkanı ve Cumhuriyet Halk Partisi genel başkanı olduktan sonra 1939 yılında seçimler yenilendi. TBMM yeni dönem çalışmalarına Mart ayında başladı. 1 Eylül 1939'da Almanya Polonya'ya ya saldırdı ve II. Dünya Savaşı başladı. Avrupa’da Hitler Almanyası, Mussolini İtalyası ile birlikte istilaya başlamıştı.Stalin'in başında bulunduğu SSCB'de bu ikiliye destek vermekteydi. Uzak Doğuda da Japonya bu gruba katılmıştı. Savaşın diğer tarafında ise Fransa ve İngiltere bulunuyordu.Hitler'in güçlü ordusu kısa zamanda Avrupa'yı istila etti. Mussolini kendisine Afrika'yı hedef almıştı. ABD olayları uzaktan izliyordu. Ancak Japonlar 7 Aralık 1941'de ABD'nin Pearl Harbour üssüne saldırınca Birleşik Devletler Almanya, İtalya ve Japonya'ya savaş açtı. Bu arada Almanya SSCB'ye saldırdı, dostluk bozuldu ve Stalin'de karşı tarafa geçti. Dünya adeta bir cehenneme dönmüştü. Ancak bu cehennemin ortasında, İnönü'nün deyimiyle Yangınlar içinde inleyen Asya ve Avrupa kıtalarının bitişik noktasında sessizlik yurdu aziz vatanımızdı. Türkiye Milli Şef İnönü yönetiminde savaşın dışında durmayı başardı. Son derece başarılı bir dış politika ile Türkiye bu büyük yangının dışında kaldı. Ancak savaş Türkiye'yi iktisadi yönden sıkıntıya soktu. Birçok temel madde bile karneye bağlandı. Milli Korunma Kanunu ve Varlık Vergisi halkın üzerindeki yükü iyice ağırlaştırdı. Türk Ordusu her türlü tehlikeye karşı ayakta tutuldu. Dönemin en olumlu olayı ise Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel öncülüğünde açılan Köy Enstitüleri idi. Kemalizm İdeali'nin dayanak noktası olan köylü aydınlanması açısından bu kurumlar çok önemli görevler yaptı.

II. Dünya Savaşı Yıllarında Kurulan CHP hükümetleri:

I. Saydam Hükümeti--Refik Saydam (25.01.1939-03.04.1939)

II. Saydam Hükümeti--Refik Saydam (03.04.1939-09.07.1942)

I. Saraçoğlu Hükümeti--Şükrü Saraçoğlu (09.07.1942-09.03.1943)

II. Saraçoğlu Hükümeti--Şükrü Saraçoğlu (09.03.1943-07.08.1946)


II. Dünya Savaşı 1945'te sona erdiğinde demokrasiler kayıtsız şartsız galip gelmişlerdi. Diğer tarafta bir başka galip ise hemen yanı başımızdaki Sovyet Rusya olarak belirmişti. Dünya adeta iki kutba ayrılmıştı ve Türkiye'de bunlardan biri içersinde yer almalıydı.

CHP'nin Demokrasiye Yol Vermesi

29 Mayıs 1945 günü TBMM Şükrü Saracoğlu Hükümeti’nin güven oylamasını yaptı ve neticeler sonunda 7 kişinin hükümete güvensizlik oyu verdiği görüldü. Bu isimler; Bayar-Menderes-Köprülü-Koraltan-Sazak-Bayur- Peker'di. İlk defa TBMM'de bir muhalefet hareketine şahit olunuyordu.

Milli Şef
Milli Şef

Savaşı demokrasilerin kazanması da Türkiye'nin bu yönde bir siyasete mecbur olduğunu göstermekteydi. Özellikle 1945 Mart ayında Sovyet Rusya'nın 1925'te Türkiye ile imzaladığı dostluk ve saldırmazlık anlaşmasını yenilemeyeceğini açıklaması ve yeni anlaşma şartlarında boğazlar üzerinde SSCB'nin hak iddia etmesi Türkiye'yi ABD'ye yakınlaştırdı. Ancak bu yakınlaşma için Türkiye çok partili demokratik yapıya geçmeliydi. TBMM'deki bu ilk muhalefet ve Milli Şef'in 19 Mayıs 1945 günkü söylevi çok partili yaşamı müjdeliyordu. Bu küçük kıvılcımın dört ismi Celal Bayar, Adnan Menderes, Refik Koraltan ve Fuat Köprülü 7 Haziran 1945 günü Dörtlü Takrir adlı önergeyi CHP Grup Başkanlığı'na sundular. Dörtlü Takrire göre parti içinde özgür bir tartışma ortamının yaratılmasını istiyorlardı. O günlerde de TBMM Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu nu görüşmekteydi. Kanunun özellikle 17. maddesi çok büyük tartışmalara neden oldu ve maddeye muhalefetin başında ise Aydın milletvekili Adnan Menderes geliyordu. Söz konusu madde büyük toprak sahiplerinin topraklarını sınırlandırıyor ve büyük bir kısmının toprak sahibi olmayan köylülere tahsis edilmesini öngörüyordu. Adnan Menderes de bir toprak ağası olduğu için şiddetle muhalefetteydi. Ancak bu muhalefete rağmen kanun 11 Haziran 1945'te kabul edildi. Hemen ertesi gün Milli Şef İsmet İnönü Dörtlü Takrir i CHP Grubuna reddettirdi. Milli Şef CHP içindeki muhalif grubun partiden ayrılarak ayrı bir parti kurmasını istiyordu.

Cumhuriyet Halk Partisi TBMM Grubu Dörtlü Takrir i reddedince takrirde imzaları bulunan Adnan Menderes ve Fuat Köprülü Vatan Gazetesi'nde muhalif yazılar yazmaya başladılar. CHP bu davranışı etik bulmayarak bu iki ismi 21 Eylül 1945'te partiden ihraç etti. Bu karara tepki gösteren Celal Bayar 28 Eylül günü milletvekilliğinden istifa etti. İsmet İnönü 1 Kasım 1945 günü yaptığı konuşmada ülkenin tek eksiğinin iktidar partisi karşısında bir muhalefet partisi bulunmaması olduğunu söyledi ve muhalif isimlere parti kurmaları için yolu açtı. Bunun üzerine Celal Bayar 1 Aralık'ta parti kuracaklarını açıkladı ve 3 Aralık günü CHP'den de istifa etti.

Nihayet 7 Ocak 1946'da Celal Bayar genel başkanlığında Demokrat Parti kuruldu.Türkiye Cumhuriyeti tarihinde yepyeni bir devir açılmıştı. Devleti kuran CHP demokrasiyi de tesis etmeye kararlıydı.

1946 Seçimleri ve Çok Partili Yaşamın Yerleşmesi

DP kurulduktan sonra CHP bazı antidemokratik uygulamalara son verdi. 10 Mayıs 1946'da toplanan II. Olağanüstü Kurultay'da İsmet İnönü Milli Şef ve Değişmez Genel Başkan unvanlarını üzerinden attı. Tek dereceli çoğunluk esasına dayanan seçim kanunu kabul edildi. Bazı vergiler kaldırıldı. Sendikalaşmaya izin verildi. Sınıfsal partilerin kurulması serbest bırakıldı. CHP her ne kadar demokratikleşmek için çaba gösterse de yine de iktidarı bırakmak niyetinde değildi. Bu sebeple 1947'de yapılması gereken seçimleri 21 Temmuz 1946 gününe aldı. Böylece henüz teşkilatlanmasını tamamlayamayan DP karşısında iktidar ve zaman kazanılacaktı. Seçimler yargı denetiminde yapılmıyordu. Oylar açıkta verilip gizli sayılıyordu. CHP seçimleri büyük çoğunlukla kazandı ama seçimlerin üzerindeki leke hiç bir zaman silinemedi ( CHP:396, DP:61, BĞM:7 ).

Yeni dönemde Recep Peker başbakan atandı. Peker Hükümeti ilk iş olarak 7 Eylül 1946'da 7 Eylül Kararlarını aldı. Bu kararlara göre 1 ABD doları 1.40 TL'den 2.80 liraya düşürüldü. Özellikle başbakan Peker'in sert tavrı nedeniyle CHP-DP arasındaki ipler gitgide gerilmekteydi. Karşılıklı tartışmalar sonucu DP meclisi terk etmeye kadar gitmişti. Demokratlar talepleri kabul olunmazsa TBMM'ni boykot etmekten söz ediyorlardı. Sine-i Millet sesleri yükselmekteydi. İktidar ve muhalefet arsındaki gerilimi yumuşatma işi devletin başı İsmet İnönü'ye düşüyordu. İnönü hem başbakanı Peker'i hem de Demokratların lideri Bayar'ı dinledi. Sonunda İnönü 12 Temmuz Beyannamesini yayınladı (12 Temmuz 1947) ve ilişkileri yumuşatmayı başardı. Ancak başbakan Peker uzlaşmak yanlısı değildi. Bunun üzerine İnönü CHP içinde Peker'e karşı bir muhalefet başlattı. Muhalif ekibin başını Nihat Erim çekiyordu. Peker Hükümeti ayrılmak zorunda kaldı ve yeni hükümeti Hasan Saka 8 Eylül 1947'de kurdu. Saka belki Peker gibi sert değildi ama Demokratların umduğu yenilikleri yapacak konumda da değildi. Bu arada 1948 yılında DP içinde de bir ayrışma yaşandı. Başlarında Mareşal Fevzi Çakmak, Osman Bölükbaşı, Sadık Aldoğan, Kenan Öner ve Hikmet Bayur'un olduğu grup DP'den ayrılarak 20 Temmuz 1948'de Millet Partisi'ni kurdu. 1948'de yeni bir seçim yasası çıkarıldı yasa yargı denetimini içermiyordu. DP tepki olarak ara ve yerel seçimleri boykot etti. 15 Ocak 1949'da Saka istifa etti. Yerine medrese tahsili görmüş ve İslamcı akımlar içinde bulunan Şemsettin Günaltay başbakan oldu. Yeni hükümetin ilk uygulamaları da din alanında oldu. İlkokullara seçimlik din dersi konuldu. İlahiyat Fakülteleri açılmasına karar verildi. 20 Haziran 1949'da DP II. Kongresi yapıldı ve parti bu kongrede seçimlere hile karıştırılmaması istemiyle Milli Teminat Andını kabul etti. CHP bu karara Milli Husumet Andı adını verdi. Şubat 1950'de yeni bir seçim yasası getirildi. Yasa yargı denetimini de kabul ediyordu. Ancak nispi temsil yerine çoğunluk ilkesi esasında devam edilmişti. Bu CHP için gelecek 3 genel seçimde de çok büyük zarara neden olacaktı.

Bu dönemin Başbakanları şu isimlerdir:

Peker Hükümeti--Recep Peker (07.08.1946-10.09.1947)

I. Saka Hükümeti--Hasan Saka (10.09.1947-10.06.1948)

II. Saka Hükümeti--Hasan Saka (10.06.1948-16.01.1949)

Günaltay Hükümeti--Şemsettin Günaltay (16.01.1949-22.05.1950)

1950 Genel Seçimleri "Beyaz Devrim"

14 Mayıs 1950 günü Türkiye tarihinde yepyeni bir devir başlıyordu.1946'da kurulan DP yapılan genel seçimlerde büyük bir çoğunlukla iktidarı CHP'den aldı. Demokratlar yurt genelinde %53 oy almıştı.CHP'nin oyları %39'u buluyordu. Oy oranları açısından çok büyük bir hezimet yoktu belki ama mevcut çoğunluk sistemi nedeniyle sandalye dağılımı oldukça adaletsizdi. DP'nin kazandığı 408 sandalyeye karşı CHP ancak 69 sandalye kazanabildi. Bu bir Beyaz Devrimdi.27 sene boyunca ülkeyi tek başına idare eden CHP serbest seçim yoluyla iktidarı DP'ye teslim ediyordu. Atatürk'ten sonra 11,5 yıldır cumhurbaşkanı olan İsmet İnönü artık muhalefet lideriydi. Sonucu CHP'nin yayın organı Ulus Gazetesi özetledi:CHP İktidarı Devrediyor.

16 Mayıs 1950 tarihli Ulus Gazetesi
16 Mayıs 1950 tarihli Ulus Gazetesi

Yeni TBMM 22 Mayıs'ta açıldı. Meclis başkanlığına DP kurucularından Refik Koraltan seçildi. Demokratlar cumhurbaşkanlığına Genel Başkanları Celal Bayar'ı seçtiler. Türkiye Cumhuriyeti'nin Atatürk ve İnönü'den sonra III. cumhurbaşkanı seçilen Bayar hükümeti kurmakla Aydın milletvekili Adnan Menderes'i görevlendirdi. CHP için yeni bir dönem başlamıştı. Demokrasi kurulmuştu.

29 Haziran 1950'de gerçekleştirilen CHP 8. Kurultayında daha önceki kurultayda parti meclisine bırakılmış olan genel sekreter seçimi yetkisi kurultay delegelerine bırakılmış, parti meclisi üye sayısı da hepsi kurultay tarafından seçilen 30 üyeye indirilmiştir. Yapılan seçimler sonunda İsmet İnönü Genel Başkan, Kasım Gülek ise Genel Sekreter seçilmiştir. Eylül 1951 araseçimlerinde DP 20 milletvekilliğinin 18'ini kazandı.

26 Kasım 1951'de toplanan 9. Kurultay'da İsmet İnönü yeniden Genel Başkanlığa, 'çarıklı politikacı' lakabıyla anılan Kasım Gülek de Genel Sekreterliğe seçildi. 18 Şubat 1952’de TBMM NATO'ya girişi onayladı. 1953'te CHP parti malları hazineye devredildi. Bu karara karşı CHP lideri İsmet İnönü TBMM'de Demokratlara şöyle seslendi:Işıktan korkuyorsunuz.

22 Haziran 1953’te toplanan 10. Kurultay'da parti programında ilk kez "Hukuk Devleti" kavramına yer verildi, iki meclisli bir sisteme geçilmesi, Anayasa Mahkemesi'nin kurulması, seçim güvenliği, yargıç bağımsızlığı, sendika ve meslek örgütleri kurma özgürlüğü, işçilere grev hakkı gibi görüşler programa girdi. Kurultay sonunda yapılan seçimlerde İnönü tekrar Genel Başkanlığa, Kasım Gülek de 860 delegeden 709'unun oyunu alarak Genel Sekreterliğe seçilmiştir.

1954 Seçimleri CHP'nin Büyük Yenilgisi

2 Mayıs 1954 seçimlerinde CHP çok büyük bir yenilgiye uğradı. Ertesi gün çıkan gazeteler Demokratların seçimleri çok büyük çoğunlukla kazandığı bildirilmekteydi. Öyleki DP tüm yurtta oyların %57,5'ini alarak (bu oy oranını şimdiye kadar hiçbir parti yakalayamamıştır) 490 milletvekilliği kazanırken CHP %35 oy alıyor ve 31 milletvekili kazanıyordu. TBMM deki ezici DP üstünlüğü iyice artmıştı. TBMM'nin yeni döneminde Celal Bayar tekrar cumhurbaşkanı seçildi. Hükümeti tekrar Adnan Menderes kurdu.

1954 yenilgisi partiyi karıştırdı. 26 Temmuz'daki 11.Kurultay'da Tüzük Komisyonu, Genel Başkan ve Genel Sekreter ile 30 kişilik parti meclisinin kurultayca seçilmesini, Parti Meclisinden seçilecek 5 üye ile Genel Sekreterin seçeceği 2 Genel Sekreter Yardımcısının Merkez Yürütme Kurulu'nu oluşturmasını kararlaştırdı. Tüzük Komisyonunun raporu kurultay kararı ile kabul edildi. Kurultay, İnönü'yü Genel Başkanlığa, Gülek'i de Genel Sekreterliğe yeniden seçti.

21 Mayıs 1956'da 12.Kurultay yapıldı. Bu Kurultayda İsmet İnönü, 1021 delegenin 1020'sinin oyunu alarak tekrar Genel Başkan, Kasım Gülek'de 972 oydan 880'ini alarak tekrar Genel Sekreter seçildi.

DP iktidarı 1954 seçimlerinden sonra ülkede beklenen başarılı çalışmaları yapamadı. Ekonomi gitgide daha fazla darboğaza giriyordu. Dış borçlar ülkenin sırtına yeni yükler bindiriyordu.

9 Eylül 1957'de yapılan 13. Kurultay, Demokrat Parti (DP) iktidarının artan baskılarına karşı, muhalefet ile işbirliği yapılmasının kararlaştırıldığı kongre oldu. 9 Eylül Kurultayı'nda üç muhalefet partisinin işbirliği kabul edildi, Parti Meclisi'ne, Genel Yönetim Kurulu'na işbirliği konusunda tam yetki verildi. Kongreye, muhalefetteki Cumhuriyetçi Millet Partisi ve Hürriyet Partisi temsilcileri de katıldılar. Yapılan seçimlerde İnönü 920 oy alarak Genel Başkanlığa, Gülek de 837 oy alarak Genel Sekreterliğe tekrar seçildiler. Ancak DP İktidarı seçimler öncesinde çıkardığı bir kanunla seçim işbirliği yapılmasını engelledi.

1957 Seçimleri CHP Yeniden Yükselişte

27 Ekim 1957 CHP için önemli bir dönüm noktasıdır. Genel seçim sonuçlarına göre DP %47,9 oyla 424 CHP ise %41,1 oy oranıyla 178 milletvekilliği kazanmıştı. Demokratlar ilk defa halkın mutlak çoğunluğundan az oyla iktidardaydı. CHP tam 18 ilde tam liste halinde seçimleri kazandı. Bazı illerde CHP oyları diğer küçük partilerle birleştiğinde DP önemli farkla geride kalıyordu. Ancak ittifaklara izin verilmemesi ve çoğunluk sistemi sandalye dağılımında adaletsizliğe neden oluyordu. Yine 31 milletvekilinden 6 katına çıkarak 178 milletvekilliği kazanmak ve %35 olan oy oranını %41'e yükseltmek 1957 seçimlerinde CHP'nin önemli bir başarısı olmuştur. 1957 seçimleri Halkın DP'ye karşı en ciddi uyarısı olmuştur.

1957 seçimlerinden sonra ülkede yaşanan sosyal ve ekonomik gelişmeler karşısında, CHP'de hızlı bir çalışma dönemine girildi, parti politikalarında önemli değişimler yaşandı.

12 Ocak 1959'da başlayan 14. Kurultay da , "iktidara yürüyen parti" havasında gerçekleştirildi ve "düzen değişikliği programı" niteliğindeki "İlk Hedefler Bildirisi" kabul edildi. Bildirgeye göre demokratik kurumların kurulması ve hukuk devleti öngörülüyordu. Ayrıca işçi haklarından da söz edilmekteydi. Kurultay'da Parti Meclisi üye sayısı 30'dan 40'a çıkarıldı, Merkez Yönetim Kurulu üye sayısı da Genel Sekreter ile beraber 11'e yükseltildi. Parti Meclisi'ne gerektiğinde Genel Sekreteri üçte iki çoğunlukla değiştirme ve yeni Genel Sekreter seçmek üzere kurultayı toplantıya çağırma yetkisi verildi. İnönü ve Gülek, tekrar Genel Başkanlığa ve Genel Sekreterliğe seçildiler.

28 Eylül 1959'da Kasım Gülek Genel Sekreterlikten istifa etmiş, yerine İsmail Rüştü Aksal Genel Sekreter olmuştur.

CHP'liler 1959 bahar aylarında Batı Anadolu illerini kapsayan ve Büyük Taarruz adı verilen bir seçim kampanyası başlattılar. Ülke ise büyük bir gerginlik içindeydi. Bu geziler sırasında İnönü, Uşak’ta taşlı saldırıya uğradı. Devlet güçleri olaya müdahale etmediler. Siyasette CHP-DP kavgası gitgide su üstüne çıkıyordu. 1960 yılı başlarında basına uygulanan sansür de artmıştı. CHP'nin yayın organı Ulus Gazetesi kapatılmıştı. 2 Nisan 1960'ta Kayseri'ye giden İnönü'nün treni durduruldu. İsmet Paşa kurulan barikatları elleriyle yararak şehre ulaştı ve kendisini Kayseri'de 50 bin kişi karşıladı. 1960 yılının Nisan ayında DP Meclis Tahkikat Encümeni'ni kurdu. 18 Nisan günü CHP Önderi İsmet İnönü, TBMM'de Tahkikat Komisyonu hakkında tarihi bir konuşma yaptı ve Demokratlara bu yolda devam ederseniz, ben de sizi kurtaramam dedi. İsmet Paşa'nın bu sözlerine tepki olarak CHP lideri 12 oturum TBMM toplantılarından uzaklaştırıldı. Bunun üzerine tepki gösteren CHP Grubu meclisten polis zoruyla uzaklaştırıldı. 28-30 Nisan’da, İstanbul ve Ankara'da hükümete karşı öğrenci olayları yapıldı. Ölenler oldu. İki kentte de sıkıyönetim ilan edildi. Menderes olaylardan CHP'yi ve İnönü'yü sorumlu tuttu. 3 Mayıs'ta Kara Kuvvetleri Komutanı Cemal Gürsel hükümeti bir mektupla uyardı.

27 Mayıs İhtilâli ve Sonraki Yıllar

27 Mayıs 1960 günü Türk Silahlı Kuvvetleri ülke yönetimine el koydu. Anayasa feshedildi. Devlet Başkanlığı, Millî Savunma Bakanlığı ve Başbakanlık görevlerini Org. Cemal Gürsel üzerine aldı. Gürsel Millî Birlik Komitesi ile ülkenin tek hakimi olmuştu. Yeni anayasa hazırlanması ve siyasi yapıların kurulması için çalışmalar başladı. Başta Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve Başbakan Adnan Menderes olmak üzereDP'liler tutuklandı. Demokrat Parti kapatıldı. Yeni anayasa hazırlanması için kurulan Kurucu Meclise CHP lideri İsmet İnönü 'de seçildi. Cumhuriyet Halk Partisi devrimden sonra bütün gücüyle yeni anayasanın hazırlanmasına çalıştı ve bir an önce demokratik düzene geçilmesini savundu. Şubat 1961'de yeni partiler kurulmasına müsaade edildi.

9 Temmuz 1961'de referanduma sunulan 1961 Anayasası halkın %65'inin oyuyla yürürlüğe girdi. Yeni anayasa ile TBMM iki meclise ayrılıyordu. Bir yanda üyeleri nispi sitemli seçimle seçilen 450 üyeli Millet Meclisi diğer yanda ise 150 üyeden oluşan ve üyeleri 40 yaşını doldurmuş, yükseköğrenim yapmış ve çoğunluk sistemi ile seçilmiş olan Cumhuriyet Senatosu. Cumhurbaşkanlığı tarafsız hale getirildi ve görev süresi 7 yılla sınırlandırıldı. TBMM kararlarını denetlemek için Anayasa Mahkemesi kuruldu. Böylece Hukuk Devleti kavramı öne çıkarılmış oldu. Temel Hak ve Özgürlükler arttırıldı. Öyle ki, 1961 Anayasası bugün dahi dünyanın en özgürlükçü anayasası olarak anılmaktadır.

CHP seçim çalışmalarını sürdürürken partide Kasım Gülek hizbi ortaya çıktı. 24 Ağustos 1961'de yapılan 15. Kurultayında İnönü tekrar Genel Başkan seçildi. Genel Sekreterliğe ise İsmail Rüştü Aksal getirildi.

Yassıada'da yargılanan sabık Demokrat Partililer için 1961 yılı Ağustos ayında karar verildi ve 15 kişi idam cezasına çarptırıldı. Milli Birlik Komitesi bu cezaların üç tanesini onayladı ve 16 Eylül 1961 günü DP dönemi Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan idam edildi. Ertesi gün de Başbakan Adnan Menderes idam edildi.

Genel seçimlere bu ağır hava ile gidildi. 15 Ekim 1961 günü yapılan seçimlerde Cumhuriyet Halk Partisi beklenen başarıyı elde edemedi. CHP milletvekili seçimlerinde %36,7 oy alarak 173 milletvekilliği elde etti. Kapatılan DP'nin ardılı olarak kurulan Adalet Partisi (AP) ise %34,8 oyla 158 milletvekilliği almıştı. Yeni Türkiye Partisi 65, Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi ise 54 milletvekili çıkardı. Cumhuriyet Senatosu'nda ise üyelikler şu şekilde dağılmıştı: CHP 36, AP 71, YTP 27, CKMP 16 senatör çıkardılar.

CHP Genel Başkanı İnönü oy kullanırken
CHP Genel Başkanı İnönü oy kullanırken

Hiçbir parti hükümet olmak için salt çoğunluğu yakalayamamıştı ve Türkiye tarihinde ilk defa koalisyona gidilecekti. Seçmen 27 Mayıs Devrimi'nin ve idamların faturasını CHP'ye kesmişti. Örgüt seçim neticelerinden hoşnut değildi. Bu nedenle koalisyon çalışmalarına girilmeyerek muhalefette kalınması istenmekteydi. Bütün bu tartışmalar arasında 25 Ekim 1961 günü TBMM açıldı. Ertesi gün 27 Mayıs Devrimi'nin lideri Cemal Gürsel son derece güç şartlarla ve özverilerle IV. Cumhurbaşkanlığına seçildi. Seçim son derece zor şartlar altında yapıldı. Çünkü sandıktan çıkan sonuçla Gürsel'in seçilmesi zor görünüyordu. Hatta bu yüzden Silahlı Kuvvetler yönetime bir defa daha el koyma niyetine girdi ancak TBMM sağduyulu davrandı ve Gürsel Çankaya'ya çıktı. Başbakanlık görevi de 10 Kasım 1961 günü CHP Genel Başkanı İsmet İnönü'ye verildi. İnönü 20 Kasım 1961'de Adalet Partisi ile cumhuriyet tarihinin ilk koalisyon hükümetini kurdu.

22 Şubat 1962 günü Albay Talat Aydemir'in başında bulunduğu cunta yönetime el koymaya kalkıştı. Kara Harp Okulu öğrencileri harekete geçirildi. Ankara karışmıştı. Olay büyük tecrübe sahibi olan Başbakan İnönü tarafından bastırıldı. Ancak ilk koalisyon daha fazla hükümette kalamadı. Özellikle siyasi af konusunda işler çıkmaza girince Başbakan İnönü 30 Mayıs 1962'de istifa etti. Hükümeti kurma görevi tekrar kendisine verildi. İsmet İnönü 25 Haziran 1962'de YTP, CKMP ve bağımsızlarla II. Koalisyon Hükümeti’ni kurdu.

14 Aralık 1962'deki 16. Kurultay Genel Merkezciler, Gülek-Erim kanadı, üçüncü dünyacılar tartışmalarına sahne oldu. İhraçlar, istifalar partiyi zayıflattı. Kasım Gülek, Nihat Erim ve Avni Doğan bir yıl süreyle partiden ihraç edildi. 1963 Mayıs ayında Talat Aydemir'in II. darbe girişimi de başarıyla bastırıldı. 16 Kasım 1963 ara seçimlerini AP kazandı. Aynı gün yapılan yerel seçimlerde AP %45,4, CHP ise %36,2 oranında oy aldı. Başbakan İnönü yurtdışında bulunduğu sırada YTP hükümetten çekildi. Hemen ertesi gün de CKMP hükümetten çekildiğini açıkladı. II. Koalisyon da çökmüştü. 2 Aralık'ta İnönü istifa etti. AP lideri Ragıp Gümüşpala hükümeti kuramadı, III. İnönü hükümeti 25 Aralık'ta kuruldu. Bu defa CHP bağımsızlarla birlikteydi.

Kıbrıs'ta işler karışmıştı. Türklere karşı saldırılar başlamıştı. Bunun üzerine Türk jetleri 24 Aralık 1963'te Kıbrıs üzerinde ihtar uçuşu yaptılar. 16 Mart'ta TBMM hükümete Kıbrıs'a müdahale için yetki verdi ancak Haziran ayında ABD Başkanı Johnson'ın Başbakan İnönü'ye yazdığı mektup bunu engelledi, Türkiye Kıbrıs'a müdahale edemedi.

İsmet İnönü'nün kurduğu II. Hükümet 1965 yılı 13 Şubat günü bütçe görüşmelerinde sona erdi. Hükümetin bütçesi reddedilmişti. Başbakan İnönü istifa etti. CHP dışındaki sağ partiler birleşerek seçimlere kadar sürecek bir hükümet kurdular.

İsmet İnönü'nün Kurduğu Üç hükümet:

VIII. İnönü Hükümeti (20.11.1961-25.06.1962)

IX. İnönü Hükümeti (25.06.1962-25.12.1963)

X. İnönü Hükümeti (25.12.1963-20.02.1965)

CHP Ortanın Solunda

Seçimlere gidilirken Cumhuriyet Halk Partisi kendisine bir kimlik belirlemeliydi. CHP siyasi yelpazenin neresinde duracaktı? Yeni bir ses yeni bir politika gerekliydi. Örgütün ve partinin buna ihtiyacı vardı. Bu yeni ses 1965 yılı ortalarında Genel Başkan İnönü'den geldi:CHP ortanın solundadır CHP bu şekilde hem soldaki Türkiye İşçi Partisi'ne tabandan gidecek oyları engellemek hem de yeni gidişatını belirlemek amacındaydı.

Ancak CHP'nin büyük rakibi AP bu sloganı seçimlere gidilirken tam ters yönde kullandı ve CHP'yi sosyalizme kaymakla suçladı. 1964 yılında AP'nin başına geçen Süleyman Demirel meydanlarda Ortanın Solu Moskova Yolu diyerek CHP'yi yerden yere vurdu. Ayrıca seçimler öncesinde CHP'nin girişimiyle seçim kanunu değiştirildi ve Millî Bakiye Usulü getirildi. Bu, küçük partilerin lehine bir gelişmeydi. AP kanuna muhalefet etti (1969 yılında AP bu kanunu kaldırmıştır).

10 Ekim 1965 günü yapılan genel seçimlerden AP zaferle ayrıldı. Türkiye genelinde AP %52,8 oyla 240 milletvekilliği kazanırken CHP %28,7 oyla ancak 134 milletvekili kazanabilmişti. Adalet Partisi tek başına iktidara gelmiş CHP ise çok büyük oy kaybıyla ana muhalefette kalmıştı (MP:31,YTP:19,TİP:14,CKMP:11,BĞM:1).

Partide yeni bir isim parlamıştı. Bu isim 1961-1965 arası kurulan üç İnönü Hükümeti'nin de Çalışma Bakanı olan Bülent Ecevit’ti. 24 Ekim 1966 18. Kurultay’da Bülent Ecevit genel sekreter seçildi. Ecevit Ortanın Solu politikasını benimsemişti özellilikle Çalışma Bakanlığı döneminde işçilerle çok iyi ilişkiler kurmuştu. 28 Nisan 1967 olağanüstü kurultayında partiden kopmalar başladı. Turhan Feyzioğlu'nun başını çektiği Orta Sağdaki 48'ler grubu partiden ayrıldı. 48'ler daha sonra Güven Partisi'ni kurdu. 18 Ekim 1968'de 19. Kurultay toplandı. İnönü-Ecevit listesi seçimleri kazandı. Ecevit gitgide partinin hakimi olmaktaydı. 12 Ekim 1969 seçimlerinde CHP beklediğini bulamadı. İktidardaki AP %46,5 oy alarak 256 milletvekilliği kazandı ve tek başına iktidarını sürdürdü. Buna karşın CHP %27,3’le 143 milletvekili kazanabilmişti. Şurası dikkati çeker ki CHP'den kopma olmasına karşılık parti yine de çok fazla oy kaybı yaşamamıştır (GP:15,BĞM:13,BP:8,MP:6,YTP:6,TİP:2,MHP:1).

AP tekrar büyük çoğunlukla iktidardaydı. Ancak fazla kalamayacaktı. 12 Mart 1971 günü Türk Silahlı Kuvvetleri hükümeti bir muhtırayla uyardı ve Başbakan Süleyman Demirel istifa etti. Yeni hükümeti eski CHP'li Nihat Erim kuruyordu ve Ecevit CHP'nin bu hükümette yer almamasını desteklememesini istiyordu.İsmet İnönü muhtıraya karşı ılımlı bir tavır içine girince ve hükümete destek vereceğini belirtince Genel Sekreter Bülent Ecevit istifa etti. Yerine Şeref Bakşık geçti. Ancak Ecevit'in bu muhalefeti onu toplumda büyük prestij sahibi yapmıştı, partide de oldukça güçlenmişti. İnönü Haziran 1972'deki olağan kurultay öncesinde 5 Mayıs 1972'de V. Olağanüstü Kurultay’ı toplama kararı aldı. Maksadı il ve ilçe kongrelerini birer birer kazanan Ecevit'i Kurultay’da yenmekti. 5 Mayıs günü oldu Türkiye çok gergindi. Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın hakkında verilen ölüm cezalarının infaz edileceği beklenmekteydi. THY'nin bir uçağı Sofya'ya kaçırılmıştı. Gerilim Genel Başkan İsmet Paşa'ya da yansıdı. İnönü kalp krizi geçirmişti. Kurultay bir gün sonrasına ertelendi. 6 Mayıs 1972 günü Genel Başkan İsmet İnönü ve Bülent Ecevit karşı karşıya geldi. İnönü açılış konuşmasında açık konuşarak Ya ben ya Bülent dedi ve kararı partiye bıraktı. Ecevitde taviz vermez şekilde cevap verince oylama beklenmeye başladı. 7 Mayıs günü yapılan oylama sonucunda Ecevit'in parti meclisi listesi 709 oyla güvenoyu aldı. İnönü 507 oyda kalmıştı. Sonuç açıktı; CHP'de İnönü devri kapanmıştı. 33 yıldır Genel Başkan olarak CHP'yi yöneten İsmet İnönü 8 Mayıs 1972'de genel başkanlıktan istifa etti. 14 Mayıs 1972 günü yapılan genel başkanlık seçimi özel kurultayında 51 il başkanının adayı Bülent Ecevit 913 delegeden 828'inin oyuyla Atatürk ve İnönü'den sonra CHP'nin III. Genel Başkanı seçildi.

Bülent Ecevit Dönemi 1972-1980

Şef Partisinden Halk Partisine

30 Haziran 1972'de toplanan 21. Olağan Kurultay’da partideki büyük iktidar değişiminin bir sonucu olarak, CHP Tüzüğünün 35 maddesi birden değiştirildi. Kurultay, Genel Başkanlık’tan istifa eden İsmet İnönü'nün CHP Kurultayına son katılımına sahne oldu. Bülent Ecevit, 1085 delegeden 1032'sinin oyunu alarak tekrar Genel Başkanlığa seçildi.

Ecevit, asker destekli Melen hükümetine 5 bakan vererek destek oldu. Ancak 5 Kasım'da Melen'le anlaşamayarak bakanları çekti. 6 Kasım'da İsmet İnönü partiden ve milletvekilliğinden istifa etti. İnönü, anayasanın eski cumhurbaşkanlarına verdiği Tabii Senatör olma hakkını kullanarak TBMM'de tabii senatör olarak çalışmalarına devam etti. 28 Mart 1973'de Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'ın görev süresi bitti. Org. Faruk Gürler'i seçtirmek isteyen demokrasi dışı güçlere karşı CHP ile AP işbirliği yaptı. 6 Nisan 1973'te Fahri Korutürk cumhurbaşkanı seçildi.

1973 Seçimleri ve Karaoğlan Zaferi

14 Ekim 1973 seçimlerinde özlenen zaferi elde etmeyi başardı. 1965'te İnönü'nün başlattığı Ortanın Solu hareketini Demokratik Sol a dönüştüren ve yığınlara benimseten Bülent Ecevit CHP'yi birinciliğe taşıdı. CHP bütün yurtta oyların %33'ünü alarak 185 milletvekilliği kazandı ve birinci parti oldu. Ecevit'in en büyük rakibi Süleyman Demirel'in Adalet Partisi ise %29 oy almış ve 149 milletvekili kazanmıştı (CHP 185, AP: 149, MSP 48, DP 45, CGP 13, MHP 3, TBP 1,BĞM:6 ).

CHP yükselişini sürdürdü ve 9 Aralık 1973'te yapılan yerel seçimlerde CHP %37 oyla birinci parti oldu. AP %32 oy aldı.

CHP'nin genel seçimlerde elde ettiği 185 milletvekili tek başına hükümet kurulması için yeterli değildi. Bunun için Millet Meclisi salt çoğunluğu olan 226 üyenin geçilmesi gerekliydi. Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk'ten görevi alan Ecevit'in 27 Ekim-8 Kasım arası koalisyon görüşmeleri sonuçsuz kaldı. 13 Kasım'da görevi alan AP lideri Demirel'de hükümet kurmakta başarısız olunca görev tekrar Ecevit'e verildi. Bülent Ecevit 26 Ocak 1974'te Milli Görüş fikrinin temsilcisi Necmettin Erbakan'la CHP-MSP koalisyon hükümetini kurdu. Devleti kuran ve rejimin temel öğelerini kendi içinde de özümsemiş bulunan CHP,İslamcı akımları bünyesinde bulunduran MSP ile koalisyona girmişti (İleriki yıllarda CHP genel başkanı olacak olan Deniz Baykal bu hükümette Maliye Bakanı olarak görev almıştı). Hükümette özellikle laiklik konularında tartışmalar olması kaçınılmaz görünmekteydi.

28 Haziran 1974’te toplanan Tüzük Kurultayında Demokratik Sol kavramı doğrultusunda parti tüzüğünde değişikliğe gidildi. Demokratik Sol'un Marksizm'den kaynaklanmayan yerli bir kavram olduğu vurgulandı. Ortanın Solu ile başlayan süreç böylelikle sonuçlanmış oldu. Yeni düzende CHP kabuğunu kırmış ve yerini bulmuştu.

Taban tabana zıt bu iki partiden kurulan koalisyonda beklenen oldu. Özellikle Türk Ceza Kanunu'nun 163. ,141. ve 142. maddeleri konusunda iki parti görüş ayrılığına düştü. Hükümetin sonu yaklaşmaktaydı. Tam bu sırada Kıbrıs'ta Albaylar Cuntası cumhurbaşkanı Makarios'u devirdi. Cunta, adadaki Türklere karşı katliam hareketlerine başladı. Diplomatik görüşmeler sonuçsuz kaldı ve Türkiye garantörlük antlaşmasının verdiği hakkı kullanarak askeri müdahaleye başladı. Türk Silahlı Kuvvetleri 20 Temmuz 1974 sabahı Kıbrıs Barış Harekatı'na başladı. Bu olay Başbakan Bülent Ecevit'in halk üzerindeki sempatisini oldukça arttırdı. Ecevit her gittiği yerde Kıbrıs Fatihi Karaoğlan olarak karşılanıyordu. Adaya müdahale ile Türklerin hakları kurtarıldı. BM çağrısıyla ateşkes yapıldı. Ancak olayın sonucunda gelen ABD ambargosu Türkiye'ye ekonomik açıdan çok zorlu yıllar yaşattı. Kıbrıs Barış Harekatı'nın ardından hükümet içi anlaşmazlıklar nedeniyle Başbakan Ecevit 18 Eylül 1974'te CHP-MSP hükümetinin istifasını verdi. Hükümetin istifasının ardından Ecevit erken seçim kampanyası başlattı. Kıbrıs zaferinin kendisine sağladığı siyasi prestiji oya dönüştürmek istiyordu ancak TBMM'deki diğer partiler buna yanaşmadılar. Hükümet uzunca süre kurulamadı. Bu arada CHP 14 Aralık 1974'te 22. Kurultayını topladı. Orhan Eyüboğlu genel sekreter seçildi. Deniz Baykal ve Mustafa Üstündağ yeni genel sekreter yardımcıları oldular.

Ecevit'in istifasının ardından başlayan hükümet bunalımı ancak 12 Nisan 1975'te sona erdi. Süleyman Demirel Başbakanlığında AP-MSP-MHP-CGP, I.Milliyetçi Cephe hükümetini kurdular. Ülkede iç gerilim artmakta, ekonomik bunalım gitgide daha da çekilmez bir hal almaktaydı. Sağ-Sol ayrışması ve çatışmalar yaşanmaktaydı. Bu şartlar altında 12 Ekim 1975'te yapılan ara seçimlerde CHP ve AP oylarını arttırdı. 6 milletvekili için yapılan ara seçimde milletvekillerinden 5'ini AP, 1'ini de CHP kazandı. Senato üçte bir yenileme seçiminde ise AP 27, CHP 25, MSP 2 senatörlük kazandı.

1976 da CHP içinde çekişme başladı. 8 Mart'ta Deniz Baykal, Haluk Ülman, Erol Çevikçe, Adil Ali, Tankut Akalın parti yönetiminden istifa ettiler. Orhan Eyüboğlu Genel Sekreter oldu. Yardımcılığına ise Ali Topuz, Hasan Esat Işık, Mustafa Üstündağ, İsmail Hakkı Birler seçildi. İktidardaki Milliyetçi Cephe hükümetine karşı toplumsal muhalefet dalgası ise yükseliyordu. Arka arkaya işlenen cinayetler ve özellikle gençler arasında yaşanan sağ-sol kavgası CHP'ye önemli bir misyon yüklemekteydi. 27 Kasım 1976'da toplanan 23. Kurultay son derece önem yaşıyordu. Bu kurultayda CHP'nin mevcut altı ilkesinin yanına bir de Demokratik Sol un altı ilkesinin eklenmesi benimsendi. Bu ilkeler; özgürlük, eşitlik, dayanışma, emeğin üstünlüğü, gelişmenin bütünlüğü, halkın kendini yönetmesiydi. Ayrıca CHP'nin Sosyalist Enternasyonal'e üyeliği kabul edildi. Ecevit tekrar genel başkan seçildi.

1977 Seçimleri CHP İktidara Yaklaştı

CHP'nin üçüncü Genel Başkanı Bülent Ecevit
CHP'nin üçüncü Genel Başkanı Bülent Ecevit

Ülke Milliyetçi Cephe iktidarıyla oldukça sıkıntılı günler yaşıyordu. Ekonomi ve anarşi toplumun en büyük sıkıntılarıydı. CHP ise 1977 yılı başlarken gitgide güçlenmekteydi. Şubat ayında DİSK, seçimlerde CHP'yi destekleyeceğini açıkladı. Nisan ayında ise TBMM seçimleri 5 Haziran günü yenileme kararı aldı. Seçim kampanyası oldukça sıkıntılı geçti. 26 Nisan 1977'de Ecevit'in seçim otobüsü Niksar'da kurşunlandı. 1 Mayıs 1977'de Taksim Meydanı'nda düzenlenen 1 Mayıs mitinginde kalabalığın üzerine çevredeki binalardan ateş açıldı. Çıkan izdihamda 37 kişi hayatını kaybetti. 29 Mayıs günü İzmir Çiğli Havaalanı'nda uçaktan inen Bülent Ecevit'in bulunduğu gruba ateş edildi. Bu apaçık CHP Genel Başkanı'nı öldürmeye yönelik bir suikast girişimiydi. 2 Haziran 1977 günü Başbakan Demirel, 3 Haziran'da yapılacak CHP Taksim mitinginde Ecevit'e suikast yapılacağını CHP Genel Başkanı'na bir mektupla bildirdi. Ecevit ise mitingden vazgeçmeyeceğini bildirdi. 3 Haziran günü CHP Tarihi'nin en görkemli mitinglerinden bir tanesi İstanbul Taksim Meydanı'nda gerçekleştirildi. Yüz binlerce insan CHP mitingine katıldı ve Ecevit'e destek verdi.

Bu ortamda 5 Haziran 1977 günü yapılan seçimlerden CHP buruk bir zaferle çıktı. Cumhuriyet Halk Partisi oyların %41,3’ünü alarak 213 milletvekilliği kazandı. AP %36,8 oy almış ve 189 milletvekili kazanmıştı (CHP: 213,AP:189, MSP:24, MHP:16, CGP:3, DP:1, BĞM:4). Senato üçte bir yenileme seçimlerinde ise CHP:28, AP:21, MSP:1 senatörlük kazandılar. Ecevit ve CHP çok güçlenmişti ancak matematiksel tablo CHP'ye tek başına hükümet kuracak çoğunluğu vermiyordu. 14 Haziran 1977'de hükümeti kurma görevini alan Bülent Ecevit, 21 Haziran 1977 günü azınlık hükümetini kurdu. Hükümet 3 Temmuz günü yapılan güven oylamasında yeterli oyu almayınca Ecevit istifa etti. Hükümeti kurma görevini alan AP Genel Başkanı Süleyman Demirel 21 Temmuz günü MHP, MSP ve Demokratik Parti ile II. Milliyetçi Cephe hükümetini kurdu. Ülke çok sıkıntılı günler yaşıyordu. Ekonomi öyle bir darboğaza girmişti ki, en basit ihtiyaç maddeleri bile karaborsaya düşmüştü. Zamlar, devalüasyonlar birbirini izliyordu. Enerji sıkıntısı had safhadaydı. Türkiye ithal malların parasını ödeyemez haldeydi. Döviz bulunamıyordu. Financial Times gazetesi 25 Kasım günü durumu şöyle özetliyordu; Türkiye iflas etmiş bir ülkedir. Öte yandan anarşi ve terör artarak sürmekteydi ve toplumsal kutuplaşma can almaya devam ediyordu. Bu şartlar altında 11 Aralık 1977 günü yapılan yerel seçimlerde CHP %41,7 oy alarak 41 il merkezinin belediye başkanlığını kazandı. Milliyetçi Cephe'nin büyük ortağı AP ise %37,1 oy almıştı. AP 15 il merkezini kazanabildi. Seçim sonuçlarının ardından AP'den ayrılanlar oldu. 11 milletvekili partiden istifa etti. Bu isimler şunlardır; Orhan Alp, Tuncay Mataracı, Şerafettin Elçi, Mete Tan, Güneş Öngüt, Ahmet Karaaslan, Hilmi İşgüzar, Enver Akova, Ali Rıza Septioğlu, Mustafa Kılıç, Cemalettin İnkaya.

Seçimlerde başarılı olan CHP'nin genel başkanı Bülent Ecevit 22 Aralık günü hükümet hakkında bir gensoru verdi ve yılın son günü 31 Aralık 1977'de II. Milliyetçi Cephe 218 güvenoyuna karşı 228 güvensizlik oyu ile düşürüldü. Hükümeti kurma görevini cumhurbaşkanından alan Bülent Ecevit CGP, Demokratik Parti ve bağımsızların desteğiyle 5 Ocak 1978'de hükümetini kurdu. Ecevit ekonomi ve devlet yapısında bir enkaz devraldıklarını ve çetin bir dönemden geçeceklerini belirtti.

Ülkedeki gerilim ve ekonomik buhran etkisini gitgide daha fazla arttırıyordu. Zamlar, devalüasyonlar, uzayan kuyruklar, karaborsa, enerji kıtlığından kaynaklanan elektrik kesintileri artık olağan hale gelmişti. Ülke belki de en karanlık günlerini yaşamaktaydı. Bunun yanına bir de terör eklenince iş, içinden çıkılmaz bir hal alıyordu bu nedenle Başbakan Bülent Ecevit'in enkaz benzetmesi hiçte abartı sayılmazdı. Mart 1978'de İstanbul Üniversitesi'nde öğrenciler katledildi. Ekim ayında Türk-İş, CHP-AP koalisyonu kurulmasını önerse de bu kabul edilmedi. Yıl sonunda Kahramanmaraş'ta çıkan olaylarda 105 kişi öldü. Sadece 1978 yılı içinde ülkede 831 kişi öldürülmüştü. 1979 yılı da sıkıntılarla başladı 1 Şubat'ta Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Abdi İpekçi katledildi. Mart ayında iğneden ipliğe hemen her maddeye büyük oranda zam yapıldı. TÜSİAD Ecevit Hükümeti’nin çekilmesi için gazete ilanları vermeye başladı ve Başbakan Ecevit'in sert tepkisiyle karşılık buldu. 14 Ekim 1979'da yapılan milletvekili ara ve senato üçte bir yenileme seçimlerini AP kazandı. Açık bulunan 5 milletvekilinin tümünü ve 33 senatörlüğü Adalet Partisi kazandı. CHP 12 senatörlük kazanabildi. CHP oyları %41'den %29'a düşmüştü. 16 Ekim'de başbakan Ecevit istifa etti. Hükümeti kurma görevini alan Süleyman Demirel 12 Kasım 1979'da azınlık hükümetini kurdu.

CHP Genel Başkanı Ecevit ve Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk
CHP Genel Başkanı Ecevit ve Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk

4 Kasım 1979'da ara seçim yenilgisinin ardından CHP 8. Olağanüstü Kurultay’ı toplandı. Genel Başkan Ecevit güvenoyu istedi. Parti içi muhalefetteki Deniz Baykal ve Ali Topuz grupları yönetimi çok sert bir biçimde eleştirdiler. Güven oylamasında Ecevit, 4 çekimser, 20 ret oyuna karşılık 1341 oy ile delegelerin güvenoyunu aldı. Genel Sekreterliğe Mustafa Üstündağ getirildi.

1923 – 1981 CHP Genel Başkanları

Mustafa Kemal Atatürk
1923-1938

İsmet İnönü
1938-1972

Bülent Ecevit
1972-1980

CHP'de bunlar olurken 1980 yılı Tariş olayları ve ekonomik önlemler içeren 24 Ocak Kararları ile başladı. Cinayetler, boykotlar ve ekonomik zorluklarla dolu günler birbirini izliyordu. Mayıs ayında Çorum'da olaylar çıktı ve 48 kişi hayatını kaybetti. Terör; genç, siyasi, aydın, yazar, sağcı ve solcu demeden can almayı sürdürüyordu. Öyle ki, 1980 yılında meydana gelen 10.000 terör olayında yaklaşık 2 bin insan ölmüştü. Mayıs ayında MHP Genel Başkan Yardımcısı Gün Sazak öldürüldü. Eski CHP önderlerinden Nihat Erim de teröre hedef olanlar arasındaydı (19 Temmuz 1980). 22 Temmuz’da Türkiye Maden-İş Sendikası Başkanı Kemal Türkler öldürüldü. Çeşitli çevrelerin önerdiği CHP-AP koalisyonuna ise her iki partide sıcak bakmıyordu. Bu arada 6 Nisan 1980'de Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk'ün görev süresi bitmişti. TBMM bir türlü yeni cumhurbaşkanını seçemiyordu. Turlar birbirini izliyor ancak sonuç alınamıyordu. Bunca karışıklık içinde bir de ülke başsız bırakılmıştı. Türkiye uçurumun kıyısına gelmişti.

12 Eylül 1980 sabahı Türk Halkı, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin sesi ile uyandı. Ordu yönetime el koymuş, TBMM, hükümet, anayasa feshedilmişti. Tüm yurtta sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Siyasi partilerin, derneklerin ve sendikaların faaliyetleri durduruldu. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren ve kuvvet komutanlarının oluşturduğu Milli Güvenlik Konseyi ülkenin tek hakimiydi. CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit ve AP Genel Başkanı Süleyman Demirel Gelibolu'daki Hamzakoy tesislerinde gözetim altına alındı. MSP Genel Başkanı Necmettin Erbakan ve MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş İzmir-Uzunada'ya gönderildi.

30 Ekim 1980 günü Bülent Ecevit, CHP Genel Başkanlığı’ndan istifa etti. 21 Şubat 1981'den itibaren Arayış dergisini çıkardı. Buradan ya da başka kanallarla verdiği demeçlerden dolayı yargılandı ve cezaevine girdi. MGK bir yıl sonra, 16 Ekim 1981'de tüm siyasi partilerle birlikte Cumhuriyet Halk Partisi'ni de kapattı. Böylece Türkiye Cumhuriyeti Tarihi'nde CHP'nin ilk dönemi sona ermişti.

Ecevit'in Kurduğu CHP Hükümetleri:

I. Ecevit Hükümeti (26.01.1974-17.11.1974)

II. Ecevit Hükümeti (21.06.1977-21.07.1977)

III. Ecevit Hükümeti (05.01.1978-12.11.1979)

1980 Darbesi sonrası gelişmeler

Ana madde: Cumhuriyet Halk Partisi (1992)

1980 darbesi sonrası kapatılan CHP'nin kadrosu SHP ve DSP'de kendine yer buldu.Daha sonra 1992 yılında Deniz Baykal ve grubu SHP'den ayrılarak CHP'yi yeniden kurdu. 2007 seçimlerinde DSP ile ortak hareket etme kararı aldı. Buna göre, DSP adayları CHP listesinden seçimlere katılacak.2007 seçimlerinde gerek YTP'nin önceden katılması gerekse DSP ile olan seçim birliğinden dolayı solda beklenen sinerji oluşturulamadı ve beklenin üstünde bir oyla CHP %19.4'den ancak %20.9'a çıkabildi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), 12 Eylül Darbesi sonrası kapatılan CHP'nin yeniden kurulmasıyla oluşan siyasi partinin adıdır. Eski siyasi partilerin yeniden kurulabilmesine imkan tanıyan 1992 tarihli yasa sayesinde, 9 Eylül 1992 tarihinde kurulmuştur.

Seçim tarihiAlınan OyOranıMilletvekili sayısı
19953.011.07610,7149/550
19992.716.0968,710/550
20026.114.84319,41177/550
20077.300.23420,8599+13 DSP/550

CHP'nin Kapalı Olduğu Dönem

Askeri yönetim ülkedeki tüm siyasi faaliyetleri yasaklamıştı.Büyük gözaltılar,siyasi davalar yaşandı.Bu arada yeni anayasanın hazırlıkları da sürüyordu.nihayet 7 Kasım 1982'de anayasa halkoyuna sunuldu ve %91.3 oyla anayasa kabul edildi.Aynı oylamayla MGK ve Devlet Başkanı Kenan Evren de 7.cumhurbaşkanlığına seçildi.Seçimlerin 6 Kasım 1983'te yapılacağı açıklandı ve 1983 ortalarında siyasi faaliyetler serbest bırakıldı ancak MGK işleri sıkı tutuyordu.Parti kurulurken MGK'ya kurucuları veto etme yetkisi verildi.

Bu yüzden kapatılan CHP'nin tabanına hitap eden Erdal İnönü'nün kurduğu SODEP seçimlere katılamadı.Öte yandan Adalet Partisi'nin ardılı olarak kurulan Büyük Türkiye Partisi ve Doğru Yol Partisi de vetolardan nasibini almıştı.Seçimlere Turgut Özal'ın başında bulunduğu ANAP,Necdet Calp'in başında bulunduğu Halkçı Parti ve Turgut Sunalp'in Milliyetçi Demokrasi Partisi katıldı.6 Kasım 1983 seçimleri sonucunda ANAP %45 oy alarak tek başına iktidara geldi ve Turgut Özal yeni hükümeti kurdu.(ANAP:212,HP:117,MDP:71 ) CHP seçmenine seslenen Halkçı Parti %30 oy almıştı.

24 Mart 1984 yerel seçimlerini de ANAP kazandı.Bu defa SODEP ve DYP'de seçimlere katıldı.SODEP,ANAP'ın ardından ikinci sırayı aldı.CHP oylarının SODEP'te toplanacağı anlaşılıyordu.13 Nisan 1984'te toplanan SODEP 1.Küçük Kurultayı'nda Genel Başkan Erdal İnönü solda tek çatının şart olduğunu söyledi.Temmuz ayında SODEP lideri İnönü ve HP lideri Necdet Calp birleşme konusunda prensipte anlaştıklarını açıkladılar.1985 Haziran ayında Aydın Güven Gürkan Halkçı Parti genel başkanı seçildi ve birleşmeden yana olduğunu açıkladı.Hatta Gürkan birleşmeye 1985 yılında son CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit'in eşi Rahşan Ecevit tarafından kurulan Demokratik Sol Parti'nin de dahil olmasını istedi ancak ret cevabı aldı.

26 Eylül 1985'te Gürkan ve İnönü SODEP-HP birleşme protokolünü imzaladılar ve yeni partinin adını Sosyaldemokrat Halkçı Parti olarak açıkladılar.HP kurultay toplanarak partinin adı SHP olarak değiştirildi.Ardından toplanan SODEP kurultayında parti feshedildi ve SHP'ye katıldı.30 Mayıs 1986'da SHP 1.Kurultay toplandı ve Erdal İnönü genel başkan seçildi.İnönü daha sonra 26 Eylül 1986'da yapılan araseçimlerde milletvekili seçilerek TBMM'ye girdi.SHP bu seçimlerde %22 oy almıştır.


6 Eylül 1987'de ANAP iktidarı 12 Eylül idaresince getirilen siyasi yasakların kaldırılması için referanduma gitti.Kılpayı bir farkla yasakların kaldırılması kabul edildi.(EVET:%50.1,HAYIR:%49.8)Başbakan Turgut Özal daha bu sonuç ortaya çıkmadan önce Kasım ayında erken seçime gidileceğini açıkladı.13 Eylül'de Bülent Ecevit DSP'nin başına geçti. Süleyman Demirel de DYP başkanlığını devraldı.

29 Kasım 1987 genel seçimlerinde ANAP ikinci kez tek başına iktidara geldi,oy oranı düşmüştü ama çoğunluğu yine de kazanabilmişti.ANAP bu seçimlerde %36 oy alarak 292 milletvekili kazandı.SHP %24 ile 99 ,DYP ise %19 oyla 59 milletvekilliği kazandı.Bülent Ecevit'in başına geçtiği DSP %8.5 oy almış ancak %10 barajını aşamayarak meclis dışında kalmıştı.Aynı şekilde MÇP ve RP'de TBMM dışında kaldı.Ecevit bu sonucun ardından bir süre siyasetten çekildi.


25 Haziran 1988'de Erdal İnönü SHP genel başkanlığına yeniden seçildi. Ancak partiye Deniz Baykal grubu hakim oldu.Deniz Baykal SHP genel sekreteri seçildi. 26 Mart 1989 yerel seçimlerinde SHP kazandı.SHP;İstanbul,Ankara ve İzmir belediye başkanlıklarıyla 39 ilin belediye başkanlığını kazanmıştı ayrıca il genel meclisi seçimlerinde %28.8 oy almayı başarmıştı.SHP ve DYP ANAP iktidarının meşruiyetini kaybettiğini halıkn desteğini yitirdiğini ve bu nedenle genel seçimlerin yenilenmesi gerektiğini savunmaya başladılar.Turgut Özal 9 Kasım 1989'da Kenan Evren'den boşalan cumhurbaşkanlığına SHP ve DYP'nin muhalefetine rağmen seçildi. 12 Aralık 1990'da İnönü ile Demirel buluştu, ortak bildiri imzalayarak erken seçim istediler.Bu arada SHP içinde İnönü-Baykal mücadelesi yaşanıyorduEylül 1990'da Genel Başkan Erdal İnönü ile anlaşmazlığa düşen Genel Sekreter Deniz Baykal bu görevinden istifa etti.29 Eylül 1990'daki SHP 6.Olağanüstü Kurultayında Erdal İnönü ve Deniz Baykal karşı karşıya geldi.Ancak İnönü 504 oyla genel başkanlık seçimini kazandı.Deniz Baykal ise 405 oy aldı.SHP Genel Sekreterliği'ne Hikmet Çetin seçildi.Ancak parti içinde Baykal'ın muhalefeti bitmedi.Haziran 1991'deki olağan kurultayda İnönü-Baykal bir defa daha karşı karşıya geldi.Ancak bu kez de kazanan İnönü oldu,üçüncü tur oylamada İnönü 534,Baykal 451 oy aldı.SHP'nin 44 kişilik parti meclisine Baykal listesinden 15,İnönü listesinden ise 28 kişi seçildi.Hikmet Çetin Tekrar genel sekreter seçildi.

Turgut Özal'ın cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından ANAP içinde de iktidar mücadelesi yaşanıyordu.Mesut Yılmaz Haziran 1991'de ANAP genel başkanı seçildi ve parti Ekim'de erken seçimlere gidilmesini kararlaştırdı.

20 Ekim 1991 seçimlerini DYP kazandı.(DYP:178,ANAP:115, SHP:88,RP:62,DSP:7)

DYP %27 oy almıştı,SHP %20 oy alabilmiş ve üçüncü sıraya gerilemişti,1989 yerel seçimlerinde elde edilen başarı bu defa çok uzaktaydı.Bu en fazla parti içi muhalefetin işine yarayacaktı.SHP seçimlere Halkın Emek Partisi (HEP) ile birlikte katıldı.Seçimlerden sonra TBMM açılışında Kürt kökenli milletvekillerinin Kürtçe yemin etmeye kalkışması ortalığı karıştırdı.21 Mart 1992 Nevruz Bayramı'nda çıkan olaylar sonucunda da SHP içindeki HEP kökenliler partiden istifa ettiler.HEP hakkında kapatma davası açılınca DEP kuruldu ancak her ikiside daha donra kapatıldı.(11 Mayıs 1994'te HEP ve DEP mensupları HADEP'i kurdular)

Hükümeti kurma görevi DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel'e verildi.Demirel DYP-SHP koalisyon hükümetini 20 Kasım 1991'de kurdu.SHP Genel Başkanı Erdal İnönü Başbakan Yardımcılığı görevini almıştı.

25-26 Ocak 1992'deki 7.Olağanüstü Kurultay öncesinde Deniz Baykal ve İsmail Cem birlikte Yeni Sol adlı bir kitap yayımladıladılar.SHP'nin yeniden yapılandırılmasını öngördüler.7.Olağanüstü Kurultayda İnönü ,Baykal'ı bir kez daha yendi ve genel başkanlığa seçildi.

CHP Tekrar Açılıyor 9 Eylül 1992

Haziran 1992'de 12 Eylül rejiminin ürünü eski siyasi partilerin aynı adla tekrar açılmasını engelleyen yasa kaldırıldı.Eski partilerin açılabilmesi sağlandı.Bu karar en fazla CHP tabanını etkiledi.3 Mayıs 1992'de CHP'nin hayatta olan son Genel yönetim Kurulu üyeleri bir bildiri yayımladılar.Cumhuriyet Halk Partisi yeniden açılıyordu.Bildirinin altında imzası bulunanlar şu isimlerdir: Erol Tuncer, Hayrettin Uysal, Altan Öymen, Metin Somuncu, Metin Tüzün, Erdoğan Bakkalbaşı, Coşkun Karagözoğlu, Orhan Akbulut, Avni Gürsoy, Güler Gürpınar, Mehmet Gümüşlü, Hayri Öner, Celal Doğan, Nebil Oktay, Nail Atlı, Mehmet Dedeoğlu, Çetin Bozkurt, Hüseyin Doğan, İlyas Kılıç, İsmet Atalay, Orhan Vural.

CHP tabanı bu bildiriyle hareketlendi,12 Eylül öncesi gençlik kolları bir araya geldi.Cumhuriyet Halk Partisi'nin doğum tarihi de belirlenmişti:9 Eylül 1992

9 Eylül 1992'de CHP 25.kurultayı 1980 öncesinde son kurultaya katılan delegelerle toplandı.Parti tekrar açılmıştı.Deniz Baykal ve Erol Tuncer'in girdiği genel başkanlık yarışını 679 oyla Deniz Baykal kazandı.Tuncer 425 oy alabildi.Böylece Deniz Baykal; Atatürk,İnönü ve Ecevit'ten sonra dördüncü CHP genel başkanı oluyordu.CHP'nin maksadı diğer iki sol partiyi de bünyesine alarak tek güç haline gelmekti ancak SHP Genel Başkanı İnönü birleşmenin SHP'de olmasını istiyordu,Ecevit ise işbirliğine yanaşmıyor ve DSP ile yola devam edeceğini açıklıyordu.Erdal İnönü de SHP'de birleşelim dedi. 15 Mart 1993'de ilk parti meclisinde genel sekreterliğe Ertuğrul Günay seçildi. Genel başkan yardımcıları İsmail Cem, Erol Çevikçe, Hasan Fehmi Güneş,Adnan Keskin, İstemihan Talay, Ali Topuz'du.İlk etapta 21 milletvekili SHP ve DSP'den ayrılarak anayasanın parti değiştirme engelini aşmak için Bütünleşme Partisi ni kurdular ve bu partinin daha sonra CHP'ye katımasıyla CHP,TBMM'de grup kurmayı başardı.

1993 yılı Türkiye açısından oldukça önemli olayların yaşandığı bir yıl oldu.24 Ocak 1993 günü Cumhuriyet Gazetesi yazarı Uğur Mumcu öldürüldü.Suikast uzun yıllar boyunca karanlıkta kaldı.Ancak siyasette bütün taşları yerinden oynatacak gelişme Nisan ayında yaşandı.17 Nisan 1993'te Cumhurbaşkanı Turgut Özal vefat etti.Cumhurbaşkanının kim olacağı merakla beklenmekteydi.DYP Genel Başkanı ve Başbakan Süleyman Demirel cumhurbaşkanlığına aday oldu ve 16 Mayıs 1993'te yapılan üçüncü tur oylamada koalisyon ortağı SHP'nin desteğiyle dokuzuncu cumhurbaşkanlığına seçildi.CHP bu seçimlerde İsmail Cem'i aday göstermiştir.Bu gelişmeyle DYP-SHP hükümeti de sona ermiş bulunuyordu.3 Haziran 1993'te Tansu Çiller,DYP Genel Başkanı seçildi.6 Haziran'da ise SHP Genel Başkanı İnönü Eylül ayındaki kurultayda siyaseti bırakacağını açıkladı.25 Haziran'da 1991'de kurulan DYP-SHP hükümeti Tansu Çiller başbakanlığında tekrar göreve geldi.2 Temmuz 1993'te yaşanan sivas olayları ve 37 aydının Madımak Oteli'nde yakılarak katledilmesi ülkeyi iyice gerdi.SHP olaylara karşı ilgisiz kalmakla suçlanmaktaydı.Eylül ayındaki kurultayda Murat Karayalçın, SHP'nin başına geçti.

CHP-SHP Birleşmesi

26 Mart 1994 yerel seçimlerine aynı kulvardaki SHP,DSP ve CHP ayrı ayrı girdi.Sonuç tek kelimeyle hüsrandı.Çünkü 3 sol partide toplam ancak %25 oy alabilmişti.bir önceki seçimde kazanılan büyük kentler Refah Partisi'ne teslim edilmişti.CHP bu seçimlerde sadece %4.7 oranında oy alabildi.Sol oylar gitgide eriyordu ve birleşmekten başka çare yoktu.Çelışmalar başladı.18 Şubat 1995'te toplanan kurultayda 1003 delege birleşmenin CHP, 635 delege de SHP çatısı altında olması yönünde oy kullandı. Bunun üzerine hemen toplanan SHP Kurultayı'nda 121'e karşı 508 oy ile parti feshedildi ve CHP'ye katılım kararı alındı. Hikmet Çetin oybirliğiyle CHP Genel Başkanı seçildi.Çetin, CHP'nin 5. Genel Başkanı oldu. Birleşme sürecinde CHP Genel Sekreteri Ertuğrul Günay, partiden istifa etti, yerine Adnan Keskin getirildi. Birleşmeden sonra 25 Şubat'ta yapılan seçimde Adnan Keskin Genel Sekreter oldu.

9 Eylül 1995'deki kurultayda ise Deniz Baykal genel başkanlığa geldi.30 Ekim'de DYP ve CHP bir koalisyon hükümeti kurdu.Bu hükümette CHP Genel Başkanı Deniz Baykal Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı olarak yer aldı.TBMM seçimlerin 24 Aralık 1995'te yenilenmesi kararı aldı.CHP bu seçimde kılpayı %10 barajını aşarak TBMM'ye girdi.Seçimlerin galibi ise Necmettin Erbakan'ın başında bulunduğu Refah Partisi olmuştu.RP %21.3 oyla 158 milletvekili kazanmıştı.DYP:135,ANAP:132,DSP:76,CHP:49).

CHP %10.7 oyla ancak 49 milletvekili elde edebilmişti.SHP ile birleşmek yetmemişti.Diğer tarafta DSP %14 oy almıştı.Seçimlerden sonra öncelikle Mesut Yılmaz başbakanlığında ANAP-DYP koalisyonu kuruldu ancak hükümetin güvenoylaması Anayasa Mahkemesi tarafından reddedilip iptal edilince başbakanlık görevini alan Necmettin Erbakan Haziran 1996'da DYP ile Refahyol koalisyonunu kurdu.Ancak RP rejim karşıtı güçlere cesaret verivi uygulamalar yönelince 28 Şubat 1997'de hükümet MGK'da uyarıldı.Haziran 1997'de de Erbakan istifa etti.RP daha sonra kapatıldı.

ANAP-DSP-DTP koalisyonu kuruldu.CHP bu koalisyona dışarıdan destek verdi.Ancak 1998 Kasım ayında Türkbank ihalesi yolsuzluğuna Başbakan Mesut Yılmaz'ın adı karışınca CHP hükümete gensoru verdi ve koalisyon düşürüldü.Uzun süren hükümet çalışmaları sonucunda DYP,DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit başbakanlığında kurulacak bir azınlık hükümetine destek vereceğini açıkladı ve Ecevit 11 Ocak 1999'da 21 yıl sonra tekrar başbakan oldu.Başbakanlığı sırasında yıllardır Türkiye'de kan döken terör örgütü PKK'nın başı Abdullah Öcalan Kenya'da yakalanarak Türkiye'ye getirildi.Bu olay soldaki DSP'ye seçimlere gidilirken büyük prestij sağladı.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit

1999 Seçimleri CHP TBMM Dışında

18 Nisan 1999 günü yapılan seçimlerde Bülent Ecevit'in DSP'si %22.1 oy alarak 136 milletvekili kazandı ve birinci parti oldu.( MHP:129, FP:111, ANAP:86, DYP:85,BĞM:3).Sol oyların bu şekilde DSP'de toplanması CHP'yi askeri darbeler dönemi dışında ilk defa meclis dışına itti.CHP %8.7 oy almış ancak %10 barajını geçemediği için TBMM dışında kalmıştı.Seçimlerden sonra koalisyon pazarlıkları başladı ve 28 Mayıs 1999'da Bülent Ecevit başbakanlığında DSP-MHP-ANAP koalisyon hükümeti kuruldu.

Deniz Baykal seçim yenilgisinden kendisinin sorumlu olduğunu belirterek 22 Nisan 1999'da genel başkanlıktan istifa etti.22 Mayıs 1999'da toplanan IX.Olağanüstü kurultayda Altan Öymen genel başkanlığa seçildi.Haziran ayındaki X.Olağanüstü Kurultay parti meclisi seçimleri içindi.Tarhan Erdem genel sekreter seçildi.

Deniz Baykal'ın CHP ile ayrılığı kısa sürdü.Bir yıl sonra 30 Eylül 2000 tarihinde toplanan XI.Olağanüstü kurultayda Baykal genel başkanlığa döndü .CHP genel sekreterliğine ise Önder Sav seçildi.

CHP ,TBMM dışında olmasına rağmen iktidardaki koalisyona karşı muhalefetini sürdürdü.Özellikle Şubat 2001 krizinden hükümeti sorumlu tutarak muhalefetini şiddetlendirdi.2002 yılı Mayıs ayında koalisyonun başbakanı Ecevit rahatsızlandı.Ekonomik gidişat zaten krizler nedeniyle iyi değildi.Ekonomi 2001 krizinden sonra ABD'den gelen iktisatçı Kemal Derviş'e teslim edilmişti.Başbakanın sağlık durumunun bozulması koalisyonda sarsıntıya neden oldu.Yaz aylarında koalisyon ortağı MHP ,kendisinin bulunmadığı hükümet modelleri konuşulmaya başlanınca 3 Kasım 2002'de erken seçime gidilmesini talep etti.Koalisyonun büyük ortağı DSP'de ise Ecevit'in rahatsızlığından kaynaklanan iktidar mücadelesi partiyi böldü.DSP grubunun yarısı partiden ayrılarak İsmail Cem genel başkanlığında Yeni Türkiye Partisi'ni kurdu.Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş önceleri YTP içinde siyaset yapacağının sinyallerini versede Ağustos ayında CHP'ye katıldı.TBMM Ağustos ayında toplanarak hem 3 Kasım'da erken seçim kararı aldı hem de Avrupa Birliği uyum yasalarını çıkardı.CHP 3 Kasım seçimlerine umutlu gidiyordu.Kemal Derviş'in partiye katılımı ivme kazandırdı.Öte yandan Türk-İş başkanı Bayram Meral,sanatçı Zülfü Livaneli,İlahiyatçı Prof.DrYaşar Nuri Öztürk de partiye katıldılar ve milletvekili adayı oldular.

3 Kasım 2002 Seçimleri ve CHP'nin Muhalefet Yılları

3 Kasım 2002 genel seçimlerinde Recep Tayyip Erdoğan'ın başında olduğu Ak Parti tek başına iktidara geldi.Ak Parti seçimlerde %34.4 oyla 363 milletvekilliği kazandı.CHP %19.4'le 178 milletvekilinde kaldı.Geri kalan üyelikleri bağımsızlar kazandı.diğer partilerin hiçbiri %10 barajını aşamadı.TBMM yanlızca iki partiden oluşuyordu.(Aralık ayında seçim kurulu Siirt ilindeki seçimleri iptal etti ve 1 Ak Parti,1 CHP,1 de bağımısız 3 milletvekilinin üyeliği düştü.Mart 2003'te Siirt'te seçimler yenilendi ve 3 milletvekilliğini de Ak Parti kazandı.) İktidardaki Ak Parti'nin genel başkanı Recep Tayyip Erdoğan milletvekili seçilmekten yasaklı olduğu için hükümeti Ak Parti Kayseri milletvekili Abdullah Gül kurdu.Tayyip Erdoğan'ın siyasi yasağının kalkması için mecliste yapılan anayasa değişikliğine CHP destek verdi.Erdoğan Mart ayında Siirt'ten milletvekili seçilerek başbakanlık koltuğuna oturdu.

Anamuhalefetteki CHP ile iktidardaki Ak Parti arasındaki ilk ciddi tartışma 1 Mart günü tezkere oylamasında ortaya çıktı.ABD,Irak'ı işgal etmek niyetindeydi ve bu yüzden Türkiye topraklarını kullanmak istiyordu.CHP buna şiddetle karşı çıktı,Ak Parti içinde de ciddi bir muhalefet vardı.1 Mart günü CHP ve Ak Parti'li bir grup milletvekilinin oylarıyla hükümet tezkeresi reddedildi.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal

2003 yılı Ekim ayında yapılan 30.Kurultayda Baykal ve ekibi tekrar seçildiler.Tüzük değişikliği sert tartışmalara sebep olsa da kabul edildi.Kemal Derviş parti meclisine girdi.28 Mart 2004 yerel seçimlerinde CHP başarılı olamadı.Ak Parti %41 oy alırken CHP sadece % 18 oy almıştı.İllerin büyük çoğunluğunda belediye başkanlıklarını Ak Parti kazandı.Yıllardır CHP'nin kalesi olarak nitelendirilen bölgelerde bile iktidar partisi kazanmıştı.Gerçi 1999 yerel seçimlerine göre CHP%13 olan oyunu %18'e çıkarmıştı ama Baykal'a karşı muhalefet oldukça gergindi.Muhalefetin başında ise İstanbul Şişli ilçe belediye başkanlığına %65 oy alarak seçilen Mustafa Sarıgül bulunuyordu.Sarıgül CHP'yi iktidara taşıyacağı söylemiyle Anadolu'yu dolaşmaya başladı.Elbette bu eylem genel merkezi rahatsız etti ve genel başkan Deniz Baykal 3 Temmuz 2004'te XII.Olağanüstü kurultayı topladı,delegelerden güvenoyu istedi.781 oyla güvenoyu alan Baykal,Sarıgül'e karşı güçlenmişti.Ayrıca 24 Ekim 2004'te Yeni Türkiye Partisi kendisini feshetti ve CHP'ye katıldı.Sarıgül ise muhalefetini sürdürdü.CHP adına mitingler ve toplantılara devam etti.Bunun üzerine yönetim Sarıgül'ü disiplin kuruluna sevketti.Kurul Sarıgül'ün ihracını 7'ye karşı 8 oyla reddetti.Genel Başkan Deniz Baykal kararın rüşvetle alındığını belirterek 29 Ocak 2005'te Olağanüstü Kurultayı toplayacağını söyledi.Kurultay öncesinde üç isim başkanlığa aday olarak ortaya çıktı.Baykal,Sarıgül ve Livaneli.Daha sonra Livaneli adaylıktan çekildi.Baykal ve Sarıgül'ün hesaplaştığı 13.Olağanüstü Kurultay çok gergin geçti.Büyük kavgalar çıktı,yaralanmalar yaşandı.Baykal ve Sarıgül arasında çok şiddetli tartışmalar yaşandı.Sonuçta Baykal 674 oyla güven tazeledi.Kurultay sonrası partiden istifalar oldu ancak meclis grubunun büyük kısmı partide kaldı.İstifa eden milletvekillerinin bir kısmı bağımsız kalırken bir kısmı da SHP'ye geçti.19-20 Kasım 2005'te toplanan 31.Olağan Kurultayda Deniz Baykal 1158 oyun tamamını alarak genel başkanlığına devam etti.

CHP iç çalkantılar yaşarken bir yandan da Ak Parti iktidarına karşı da sert muhalefet yapıyordu.Özellikle Avrupa Birliği'ne verilen tavizler,yanlış ekonomik ve sosyal politikalar,yapılan özelleştirmeler,kadrolaşma ve laiklik konularında iktidarla büyük tartışmalar yaşandı.Deniz Baykal ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan arasında gerek TBMM'de gerekse diğer platformlarda büyük çekişme vardı.2006 yılı sonunda seçimlerin yenilenmesi konusunda CHP çaba gösterse de Ak Parti buna yanaşmadı.CHP 2007 Nisan ayındaki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan'ın adaylığına şidettle karşı çıkmaktaydı.CHP bu yolda bütün anayasal hakların kullanılacağını belirtti. 24 Nisan 2007 günü AKP cumhurbaşkanı olarak Abdullah Gül'ü belirleyince CHP bu konuda uzlaşılmadığı için TBMM'de yapılacak seçimi Anayasa Mahkemesi'ne götüreceğini açıkladı. 27 Nisan 2007 günkü oylamada 367 milletvekili bulunmayınca CHP mahkemeye başvurdu ve Anayasa Mahkemesi 1 Mayıs 2007 günü CHP'yi haklı görerek 11.cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk tur oylamasını iptal etti. Bu gelişmeler üzerine cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda taktik değiştiren AKP, ANAVATAN ile uzlaşarak erken seçime gidilmesi ve cumhurbaşkanını 5+5 yıllığına halkın seçmesi gibi değişiklikleri kabul etti. Deniz Baykal ise erken seçim kararını desteklemesine rağmen, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini onaylamadığını belirterek yeni meclisin yeni cumhurbaşkanını seçmesi yönünde taleplerde bulundu.Genel seçimlerin 22 Temmuz 2007'de yapılması kesinleştikten sonra solda güçbirliği arayışları hızlandı ve 17 Mayıs 2007 günü CHP ve DSP Genel Başkanları Deniz Baykal ve Zeki Sezer seçimde güçbirliği yapacaklarını açıkladılar.8 Haziran 2007'de Yaşar Okuyan'ın Genel Başkanı olduğu Hürriyet ve Değişim Partisi,CHP'ye katılacağını açıkladı.

22 Temmuz Seçimlerinin Ardından

Bu koşullar altında gidilen 22 Temmuz 2007 seçimlerinde CHP umduğunu bulamadı.Partinin oyları %20.8 olmuştu.Buna karşın iktidardaki AKP oyların %46.8’ini almış ve 341 milletvekili kazanmıştı.CHP’nin kazandığı milletvekili sayısı 112 idi ve bunların 13’ü DSP’li isimlerdi,ayrılmaları ile CHP yeni döneme 99 milletvekili ile başladı.(AKP:341,CHP:112,MHP:71,DTP:20,Bğm:6)

Basın ve parti içi muhalefet bu sonuçlardan dolayı Deniz Baykal’a hücum ettiler,ancak seçimlerden iki gün sonra gazetecilerin karşısına geçen Deniz Baykal istifa etmeyeceğini açıkladı.

Ülkeyi 22 Temmuz seçimlerine taşıyan cumhurbaşkanlığı sorunu devam ediyordu.Seçimden güçlenmiş bir biçimde çıkan AKP,Dışişleri Bakanı Abdullah Gül adı üzerinde bir defa daha karar kıldı.MHP’nin oylamalara katılacağını açıklaması ile de 367 sorunu çözüldü.CHP’nin boykot ettiği oylamaların üçüncüsünde,28 Ağustos 2007’de AKP Kayseri milletvekili Abdullah Gül,Türkiye Cumhuriyeti’nin 11.cumhurbaşkanlığına seçildi.CHP yeni cumhurbaşkanı ile zorunlu haller dışında temaslarının olmayacağını açıkladı.

Mart 2008’de yapılacak olan CHP 31.olağan kurultay öncesi bir önceki dönemin grup başkanvekili ,Samsun milletvekili Haluk Koç genel başkan adaylığını açıkladı.

2008 yılının Ocak ayında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından gündeme getirilen üniversitelerde türban serbestisi önerisine muhalefet partilerinden MHP destek verdi.Ancak CHP şiddetle karşı çıktı.Anayasa değişikliği Şubat ayı başlarında Meclis'ten geçerken CHP,Anayasa Mahkemesi'ne başvuracağını belirtti.

Daha Yeni Kayıtlar Önceki Kayıtlar Ana Sayfa